Hikmet Çetinkaya

Göç Yolları Tıkadı!..

23 Eylül 2014 Salı

Düşle gerçek arasında kalakalmış sanki; on binler yürüyor, yaşadıkları topraklardan kaçıp ülkemize sığınıyor...
Çocuklar, analar, babalar, gençler, yaşlılar...
Kadınlar, erkekler.
Bir umudun peşinde, ölümden kaçıp komşunun sınırına dayanıyor.
Sanki ortaçağın göbeğindeler...
Üstleri başları perişan, aç ve susuzlar...
Yiyecek, su dağıtılıyor...
Bir şişe su için birbirlerinin üstüne yığılıyorlar...
Ortadoğu’nun kanlı coğrafyasında, yanı başımızda yaşanan vahşet, IŞİD belası...
Tartışılan ise şu:
“Takas yapıldı mı yapılmadı mı?”
Yapıldığı bir gerçek, üstünü örtmeye gerek yok!
46 canımız bizim insanımız, iki bebemiz aylarca esaret altında kalmadı mı?
Kaldı!
Tartışmaya hiç gerek yok!
Operasyonu MİT tek başına yaptı, askerle ortaklaşa mı?
Nasıl yapılırsa yapılsın, yurttaşlarımız kurtuldu ya!
Kolay değil IŞİD’in elinde rehine kalmak!
Acımasız köktendinci bir terör örgütü...
Bizim önce şuna bakmamız gerekir:
Bu köktendinci terör örgütünü kim yarattı, kimler besledi, hangi yollardan Suriye’ye ve Kuzey Irak’a geçtiler?
Çok açık, Türkiye ve Lübnan üzerinden...
Önce Suriye...
Esad’a karşı köktendinci terör örgütleri El Nusra, ardından adı pek duyulmayan, bir yıl içinde kendinden söz ettiren IŞİD...
Bu bir ABD, İsrail, Fransa, Almanya ve İngiltere projesiydi...
Özetle Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçası...
Saddam, Kaddafi halledilmiş, Mursi’yi Sisi devirmişti...
Emperyalizmin ahtapota benzeyen kolları Ortadoğu’da kendi çıkarları için her şeyi acımasızca yapardı.
Yaptı da!

***

Yaşananlara insani olarak bakıyorum...
Göç yollarından bir ırmak gibi akan, ölümden kaçan, ortaçağın içinde yaşayan o çocuklara bakarken...
Kadınların çaresizliğine, erkeklerin hüznüne...
Zaman duygusu nedir?
Ölümü beklemek nedir?
Acı nedir?
Zamanı yakalamak için İzmir Konak Alanı’ndaki saat kulesine bakardım yıllar önce...
Saniyeleri beklerdim! Akrep ve yelkovanın hareketliliğini...
Adana’da “ırgat pazarı”nda bulunan saat kulesi, bana yoksul halkımın alın yazısını anımsatırdı...
Hayat ve zaman kavramı neydi?
Geçmişten geleceğe doğru uzanan insanlığın gelişimi, toplumsal ilişkiler.
Gençlik yıllarımda da düşünürdüm, şimdilerde de bu toplumsal ilişkileri, insanlığın gelişimini...
Daha az sömürü, daha çok özgürlük!
Hep keyifli saatler, saat kuleleri, yaşanılısı bir hayat bekledik nice ölümlere karşın!
Ortadoğu’da yanı başımızda, göç yollarından gelenleri gördükçe, bir hüzün dalgası yaralarımızı kanatıyor...
46 rehinemiz yaşadıkları topraklara dönüyor...
Bir yanda acı öte yanda sevinç!
Despotlar, kan emiciler!
Kelle avcıları!
Etnisite, din, mezhep...
Artık kapatın kapıları IŞİD’e...
O kapıdan kan akıyor kan!
Onları bu topraklardan atın!
İnsani açıdan yapın bunu, terör nereden gelirse gelsin lanetleyin!
Artık çocuklar, gençler ölmesin!
İnsanlar insan gibi yaşasın, özgürlüğün esintisiyle hayata tutunsun!
Zalimlere karşı dik duralım, boyun eğmeyelim!
Suriyeli sağınmacıları nasıl kucaklıyorsak, insani duygularımızı kabartıyorsak, kendi halkımıza aynı şeyi yapalım...
Ölümleri, acıları yaşamayalım!

***

Suriye’den göç, yolları tıkadı...
Fotoğraflara bakıyorum...
Oralarda hayat yok, ölüm var ölüm!
İnsanlık için ayağa kalkalım!
Batı emperyalizminin etnik, mezhepsel kırımıdır bunun adı...
El Kaide’yi, Taliban’ı kim kurup eğittiyse, IŞİD’i yaratanlar da onlardır...
Unutmayın!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları