Hikmet Çetinkaya

Fırsatı kaçırdık...

16 Ekim 2016 Pazar

Eli kanlı, darbeci FETÖ’cüleri devletin kılcal damarlarından temizlerken hukuk devletinin ilkelerini savunup bağlı olduğumuz evrensel insan haklarını uygulamalıyız...
Demokrasi, özgürlük, hukuk devleti, laiklik gibi kavramlara, umutlarımıza, yarınlarımıza yani ülkemizin geleceğine, evrensel insan haklarına, toplum olarak demokratik duruşa sahip çıkıp FETÖ’cü, kanlı darbe girişimini bir fırsata çevirmek için çaba göstermeliyiz...
Çünkü şimdi attığımız adımlar bu toplumun geleceğini, yaşam biçimini ortaya koyacaktır.
Umutlarımız, düşüncelerimiz, sevdalarımız, kaygılarımız, sınır boylarında şehit düşen Mehmetlerimiz, azgınlaşan PKK terörü, kana kan intikam duygularının memleketi yangın yerine çevirme uğraşısı ve emperyalizm...
Bunları unutmayacağız.
Gözü kara, kendi amaçları için halkın Meclis’ini bombalayan FETÖ’cü yaratıklar, bunun yanı sıra baskıcı bir rejimin ayak sesleri...
Küresel güçler Ortadoğu’yu kendi çıkarları doğrultusunda paylaşmak için ellerinden geleni yaparlarken Türkiye hukuk devleti ilkelerinden sapmadan, demokrasimizi evrensel boyutlara taşıyabilecek mi?
Türkiye, üç koldan kanlı terör saldırılarına bu denli açıkken, kirli oyunlar tezgâhlayanları göz ardı etmemeli.
Suriye’yi Irak’laştıran kirli güç odaklarının şimdilerde planı Türkiye’yi Suriye’leştirmek mi?
Bu tarih ve uygarlık kokan topraklarda toplumun bir kesimini ötekileştirmek, medya üzerinde baskı kurmak akıl işi değildir.
Elbet terör örgütlerinin tümünü lanetleyeceğiz ama hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlüklerin de yaşam biçimi olması gerektiğini unutmayıp kalın çizgilerle altını çizeceğiz.
Savaş değil barış, diye haykıracağız, toplumun bir kesimini ötekileştirmeyip eşit yurttaşlığı savunacağız...

***

Tek derdimiz özgür birey olmak, düşüncelerimizi açıklamak, yazmak bizim.
Susmak bize göre değil!
Bir pazar sabahında güneşe dönük yüzler, o yitik zamanlar, sevdalar, aşklar, tutkular.
Gizemli hüzünleri, bizi kışkırtan bakışları kendi kıskançlığımızın içinde saklıyoruz.
Sen adı konulmamış çocuk, o son fırtınayı, yağmurları, gök gürültüsünü anımsıyor musun?
Annen kollarını açmış, sen dünyanın en güvenli limanına sığınmıştın... Mavi evlerin çatılarında kuşlar kanat çırpıp havalanırken baban gurbette bir AVM inşaatında çalışıyordu.
İnşaat alanında naylon çadırlarda yatıp kalkıyordu işçi arkadaşlarıyla. Bir gece elektrik sobası kontak yaptı, baban ve arkadaşları cayır cayır yandı.
Yüreklerimiz harman yeriydi Soma maden faciasında...
Yargılama sürüyor, patron yargıya kafa tutuyor...
301 insanımız can verdi...
Unutup gittik değil mi?
10 Ekim 2015...
Ankara katliamı...
Yasını bile tutturmadılar bize...
Öncesinde Suruç...
Hemen ardından Ceylanpınar’da iki polis evlerinde gece uyurken katledildi. Katilleri PKK’liydi...
İçimizde bir sızı...
Duygularımız karmakarışık.
7 Haziran’dan 1 Kasım 2015’e uzanan süreç, ateşkesin PKK tarafından bitirilmesi ve çözüm sürecinin çözümsüzlüğe dönüşmesi.
Şimdi geldiğimiz nokta gerçekten düşündürücü. PKK giderek azgınlaşırken yoksul Kürtlere ve Türklere zarar veriyor...
Böyle dönemlerde yoksullar ölür, fatura hep yoksullara çıkarılır.
Kanlı ve yorucu bir süreç, FETÖ’cü canilerin darbe kalkışması...

***

Türkiye bu fırsattan yararlanarak, demokrasiyi ve özgürlükleri geliştirebilir; çağdaş, laik, bilimsel eğitimle Avrupa’ya ders verebilirdi.
Vermedi, vermek istemedi...
Ülkemize üç koldan saldırıyorlar... FETÖ, PKK ve IŞİD...
2002’de başlayan iktidar yolculuğu, Türkiye genelinde OHAL ve KHK’ler.
Düşünce ve ifade özgürlükleri uluslararası standartlar temelinde inşa edilecek, düşünceler özgürce açıklanabilecek, farklılıklar bir zenginlik olarak görülecekti değil mi?
Tam tersi oldu...
Fırsatı kaçırdık!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları