Hikmet Çetinkaya

Duvar duydu taş duydu...

21 Kasım 2017 Salı

Yağmur gece başladı…
Sabah uyandığımda hâlâ yağıyordu.
Bir öğretmen okurun yıllar önce İlhan Selçuk’a gönderdiği mektubu okuyorum:
Bugün çiçeklerin, ağaçların yüzü güldü. Benim de. Dört, beş aylık ayrılıktan sonra ‘merhaba’ dedi yağmur. Sabah kahvaltısında duydum şıpırtıyı; ama inanamadım. Çayımı kaptığım gibi fırladım balkona. Gerçekten yağmur be… Yarın güneşli gök. Doğal değil sanki yağışı. Bir gelip bir geçiveriyor yakında. ‘Hadi biraz daha’ diyorum içimden. Islattı bayağı. Tozları yıkadı. Işıl ışıl, pırıl pırıl her yer.
‘Çiçeklerin yüzü güldüdedim kardeşime.
‘Pamukların da ağladıdedi.
Doğru.
Gerçekten beyaz buluta döndü tarlalar. Pamuk toplama zamanı gelip çattı. İşçiler yavaş yavaş akın etmekteler. Ne yazacak görünümler olur bu koca ovada.
Öğleden sonra şimdi…
Balkonda yazıyorum…
Toprağın kokusunu özlemişim. Çiçeklerin gülüşünü göresim var. Anam yağmurdan kaçırmış.
Masada bir sini dolusu ezilmiş kırmızı biber, kokusu geliyor burnuma.
Yağmur yağdı tüm sevincim dışarıya vurdu bugün.
Yazıyı okuyorum yağmurlu bir sabahta…
Sonra gazeteye geliyorum.
İçimde bir sevda yumağı…
Düşlerim bölük pörçük.
Güneyin sıcak ovasından gelen bir mektup.
Yağmur yağınca tüm sevgim dışarıya vurdu işte benim de. Bu küçük mutluluğu okurla paylaşmak istedim.

***

Paylaşım mutluluğun bereketidir.
Kimi zaman güneş ışınlarıyla yağmur damlaları toprağa inerlerken gökkuşağı oluşur.
Bu öyle bir andır ki güzelliğini insan kardeşlerimizle paylaşmak için gökkuşağının ya resmini yapmak, ya fotoğrafını çekmek, ya da yazısını yazmak gerekir.
Sanat bu yolda oluşur, paylaşım güdüsünden güç alır.
Mutluluğun temelini paylaşım kavramı oluşturur ama bu paylaşımı yalnız güzellikleri paylaşma boyutuna indirgememeliyiz.
Ne diyordu öğretmen okur:
Bugün çiçeklerin yüzü güldü… Merhaba dedi yağmur… Işıl ışıl, pırıl pırıl her yer… Toprağın kokusunu özlemişim…
Gece yağmur bastırınca pencerenin önündeki kış çiçeklerini salona aldım.
Umutla umutsuzluğu ve paylaşımı düşündüm.
Sonra Cumhuriyet’in cumartesi günü çıkan manşetini:
Duvar duydu, taş duydu, siz duymadınız…
256 gündür açlık grevi yapan ve hâlâ cezaevinde yatan akademisyen Nuriye Gülmen’in “adalet çığlığı”ydı bu…
Alican Uludağ’ın haberi içimdeki sevinci silip atmıştı.
Kış çiçeklerine baktık bir süre…
Sonra giyindim ve gazeteye geldim…
Yeşil bir vadiyi düşledim, renk renk kelebekleri, arkadaşlarım Akın Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Şık ve Emre İper’i…
Bizim kitabımızda şiddete, teröre yer yoktur. Bizler laiklik temelinde demokrasiyi, üniter devleti savunuruz.

***

Anların anlarla harmanlaştığı yaşamda paylaşım, hayatın tüm biçimlerinde geçerli ve kapsamlıysa değerlidir.
Bunun için istedim ki öğretmen okurun yazdığı mektup sıcak ve yeşil ovaya inen yağmurla birlikte özümsediği duygular, bir mahpushane penceresinin demir parmaklığından içeri atılan mektup olsun.
Ancak yazımı yalnız insan duyarlığının çizgisinde bitirecek kadar duygulu değilim.
Mantık ne diyor?
Paylaşım kavramı çağımızda toplumsal mutluluk felsefesinin orta direğidir.
Nesnel anlamı elle tutulurcasına maddeleşmiştir.
Alın teriyle yaratılan üretimini hakçasına paylaşmasını bilmeyen ülkelerde mutluluk değil bunalım türemektedir.
İnsanoğlu paylaşım mutluluğunu paylaşım kavgasına dönüştürdükçe bunalımdan kurtulabilir mi?
Sen onun acısını, kaygısını bileceksin önce…
Unutmayın, mutluluğun temeli paylaşımdır…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları