Hikmet Çetinkaya

CHP nereye koşuyor?... (17.06.2015)

17 Haziran 2015 Çarşamba

13 yıllık güçlü iktidar, 7 Haziran seçimlerinde yüzde 10 oy yitirince tüm hayaller yıkıldı, ardından “güçlü koalisyon, güçlü hükümet” çığlıkları yükselmeye başladı..
Önceki gün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, MHP ve HDP’ye çağrısı, AKP’nin giderek artan paniği, TÜSİAD’la MÜSİAD’ın uzlaşma adımları...
Birkaç gün içinde TÜSİAD liderlere bir çağrı yapabilir:
Bu tarihi görevi yerine getiren güçlü bir hükümet kurun, temsil yeteneği yüksek bir Meclis’in olduğunu unutmayın. Fırsatı sakın kaçırmayın.
MÜSİAD’ın ilk önceliği AKPMHP hükümet ortaklığı. Eğer olmazsa, AKP-CHP hükümeti.
Kimi MÜSİAD üyesi patronlar, HDP’yi de bu ortaklığa sokmak istiyor.
Çok senaryo konuşuluyor bu arada...
Bu uzlaşma olur mu, olmaz mı bilmem, ama Kemal Derviş, ekonomi bakanlığı bekliyor.
CHP’nin Derviş’e sıcak baktığı ise bir gerçek...
Siz bakmayın 14 maddeden oluşan isteklerine CHP’nin. Eğer ortaklık için adım atılırsa o isteklerin çoğundan vazgeçilir.
Kimileri soruyor:
Nasıl bir koalisyon olur?
AKP’nin dışarıda kalmayacağı, Başbakanlık koltuğunu koruyacağı bir ortak hükümet...
Elbet, AKP’nin Milli Eğitim, İçişleri ve Adalet bakanlıklarını ortağına vermeyeceği bir hükümet.
Verse verse TBMM Başkanlığı’nı verir AKP...
Belki bir de Milli Eğitim’i...

***

Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi seçim sonuçlarında yüzde 40’lık ve yüzde 60’lık bir denge oluştu, ama MHP’nin HDP’yi içine sindirememesi...
MHP bu tavrından vazgeçmez!
Siyasette “ortak akıl” ben bildim bileli hiç devreye girmedi, inatçılık, kapı kapama geçmiş yıllarda ülkeyi askeri darbelere götürdü.
Oysa “ortak akıl” demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından birisidir...
Türkiye 13 yıl içinde çok şey kaybetti ama hâlâ bunun farkında değil.
Bir yandan feodal yapının daha güçlü bir hale gelmesi, aşiret, cemaat, tarikat yapılanması, IŞİD belasının güzelim yurdumuzu geçiş yolu yapması...
Bugün evrensel insan haklarından, hukuk devletinin işlerliğinden söz etmek olası mı?
Seçimi kaybeden AKP, 13 yıl içinde ülkeyi yangın yerine dönüştürdü, hukuku ayaklar altına alıp kendi hukukunu ortaya koydu...
Bugün yanı başımızda savaş var!
Sınırımıza dayanmış binlerce kişi, IŞİD militanlarının, Türkiye’ye sızması.
CHP’nin burada çok önemli bir görevi var. Savaştan yana değil barıştan yana olmak, evrensel hukuku savunmak, AKP’yle hükümet ortaklığına girmemek.
CHP sosyal demokrasiyi içine sindirmeli, ezenin değil ezilenin yanında olmalı, holding patronlarının oyununa gelmemeli...
Ne HDP’yle ne de MHP’yle araya kırmızı çizgi falan koymalıdır...
CHP’nin çizgisi sosyal demokrat, barışçıl, özgürlükçü, emekten yana olmalıdır.

***

Benim kişisel görüşüm CHP ve HDP’nin muhalefette kalması...
Nedeni çok basit!
AKP’nin “kırmızı çizgisi”nin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu Başbakan Davutoğlu açıkladı...
Bu ne demek oluyor?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun maydanoz hikâyesini anımsayın, o demek işte...
RTE hem cumhurbaşkanı olacak, hem başbakan, Davutoğlu’da buyrukları yerine getiren.
Bu yüzden bırakın AKPMHP ortak hükümet kursunlar, birlikte antidemokratik yasaları kaldırsınlar, yüzde 10 barajını yüzde 5’e indirsinler, evrensel hukuku, özgürlükleri yaşama geçirsinler, yargı üzerindeki baskıyı kaldırsınlar...
CHP Genel Merkezi’nde kırmızı plakalı araçlara binmek için kolları sıvayanlar olduğu bilinen bir gerçek...
Ağızlarından sermayeemek çelişkisi çıkmayan, sol kimlikli bir CHP’yi içlerine sindiremeyenleri yakından tanıyor partililer...
Eş, dost, akraba ilişkileriyle, holding patronlarının desteğiyle milletvekili seçilenleri de...
CHP, Sosyalist Enternasyonal’e üye bir parti ama sosyal demokrat parti değil.
Ne solu, ne sosyalistleri, ne komünistleri ne de devrimcileri kucaklıyor...
Dışlıyor onları!
Peki, CHP nereye koşuyor?
Günü gelir yazarız!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları