Hikmet Çetinkaya

Berfo Ana’yı Unuttunuz mu?..

21 Eylül 2014 Pazar

Vicdansızlık denizinin derin sularında yaşıyoruz, yanı başımızda olup bitenleri izliyoruz, Suriye sınırımıza dayanan mültecileri görüyoruz...
Umutların darmadağın olduğu günleri yaşıyoruz toplum olarak...
Acıları!
Sevinçleri, dün olduğu gibi...
Musul’da rehin alınan 49 yurttaşımızın dönüşünü bayram havasında kutluyoruz...
Televizyonlarımız canlı yayına başlıyor, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun uçağı Azerbaycan’dan kalkıp Şanlıurfa’ya iniyor!
49 rehine kurtarılmış...
Uçak Şanlıurfa’dan kalkıyor, Ankara Esenboğa’ya iniyor...
Hepsi güzel, hepsi iyi, hoş!
Peki, yanı başımızda bir savaş var, Suriye ve Irak’ta...
Kanlı bir coğrafyada yaşıyoruz, yarın ne olacağı belli değil!
Emperyalizmin ağababaları kendi çıkarları için bir “Arap Baharı” rüzgârı estirdiler, ters tepti ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın halkları yaşadıkları coğrafyayı kan gölünü çevirdi.
Köktendinci terör örgütleri zaten vardı bölgede...
Şimdi daha da güçlendi, mezhep savaşları başladı.
İşin içine aşiretler girdi, kan gövdeyi götürdü...
Vicdansızlık denizinde yaşıyoruz...
Yeni bir mülteci dalgası sınır kapımıza dayandı...
Sınırımızın iki metre ötesi IŞİD’in elinde, sonu bilinmeyen bir yolculuk Türkiye’yi bekliyor.
Bu arada çocuklar ölüyor, terör, kadınlar, erkekler, genç yaşlı demeden ezip geçiyor yoksul halkları...
Yanı başımızda terör!
İçimizde kin, nefret duygularını körükleyen bir siyasal iktidar.
Polis devleti miyiz yoksa demokratik sosyal bir hukuk devleti miyiz?
İktidar 49 rehinemizin kurtarılmasını şova dönüştürürken ben yazı masamın başına oturmuş düşünüyorum.

***

Türkiye terör belasını yıllarca yaşadı...
O bela bugün için de var!
Bir yandan PKK, öte yandan Hizbullah...
Devlet içinde örgütlü çete, JİTEM...
TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu’nun 1994 yılında hazırladığı rapor!
Eğer o rapor TBMM Genel Kurulu’na indirilseydi, o faili belli ama meçhul kalan cinayetlerin arkasındaki “büyük patron” ortaya çıkacak; 1992’den sonra işlenen pek çok cinayet aydınlanacaktı...
Cumhuriyet’te Ahmet Şık’ın savcılık iddianamesine dayanarak yazdığı haber, kimi gerçekleri gün yüzüne çıkarıyor yıllar sonra...
Cumhuriyet habercilik başarısına bir yenisini ekliyor...
Dördü asker, beşi korucu dokuz kişiye dava açılıyor...
Haberi okudunuz...
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde yaşanan gözaltılar, kayıplar, infazlar, köy boşaltmalar, 22 faili meçhul cinayet...
Bir insanlık suçu değil midir bu?
Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Süryani, Ermeni, Hıristiyan...
İnsan olanın içi yanmaz mı?
Biz yıllardır vicdansızlık denizindeyiz ve bir türlü kurtulamıyoruz. Her Kürt yurttaşımızı potansiyel terörist görüyoruz.
Susurluk’u ne çabuk unuttunuz? Hizbullah’ın Batman yakınlarında Jandarma Alay Komutanlığı’nda eğitildiğini TBMM’nin raporunda okumadınız mı?
Cumhuriyet Ahmet Şık’ın haberini manşetten verdi ve iyi de yaptı!

***

Terör içimizde yaşıyor bizim...
Bakın PKK okul yakıyor!
Baştan söyleyeyim Deniz Kavukçuoğlu gibi:
“Türkiye’de Kürtçenin ikinci ‘resmi’ dil olarak tanınmasını isteyenlerden biriyim ben de...”
Nedenlerini bir başka gün yazarım...
Terör örgütü PKK’nin bölgedeki okulları yakmasına karşıyım.
Terörün sağcısı solcusu; dincisi dinsizi olmaz; o bir insanlık suçudur!
PKK, 90’lı yıllarda öğretmenleri öldürdü!
Barış eli kanlı terör örgütünün dayatmasıyla olmaz!
Önce eşit yurttaşlık hakları!
Kan dökülerek bir yere varılmaz!
O okullar cayır cayır yanarken Kürt yurttaşlarımızın benim, sizin gibi canlarının yandığını biliyorum...
Okulları ateşe vererek, kundaklayarak binlerce öğrencinin eğitim hakkını engellemeye kimsenin hakkı yoktur!
1992-1996 yılları arasındaki yaşanan cinayetlere, gözaltılara, köy boşaltmalarına, 22 faili meçhule de aynı gözlükle bakmak için vicdan sahibi olun sadece!
Yeter de artar bile!
104 yaşında ölen Berfo Ana’yı da vaktiniz varsa anımsamaya çalışın!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları