Hikmet Çetinkaya

Atatürkçülük akıl ve bilimdir...

12 Kasım 2015 Perşembe

Bütün tarihin ve yaşadığımız acıların, hayatın varoluşunu anlayabilmek, eşitsiz gelişmeleri görebilmek gerekir... 
Hayatın atlasında sevgiyi, sevgisizliği, sömürüyü, hukuksuzluğu bir arada yaşamak çok zor.
Bombayla kopan parmaklar, çatışmalar, savaş, göç... 
Elbet avuçlarımızın içinden uçup giden yaşam!
Şöyle bir yazı okumuştum, 30 yıl kadar önce:
“Saatin akrebine baktığımız zaman, akrep hareketsiz gibi gelir bize. Fakat bir iki saat sonra akrebin yer değiştirdiğini görürüz.
İnsanların hayatında da böyle olur. Çevremizdeki, hatta kendimizdeki değişikliğin çoğu zaman farkında olmayız. Tarihin akrebi bize hareketsiz gibi görünür...”
Oysa akrep ve yelkovan birlikte yol alır gece gündüz, dur durak bilmeden.
Evinin önünde pusu kurulup kalleşçe öldürülen polis de, uzman çavuş da, Diyarbakır’da çarşıda karısıyla alışveriş yapan astsubay da, tuzaklı mayında şehit düşen Mehmetler de bu toprakların çocuklarıdır, derin vadilerde etkisiz hale getirilen gençler de...
Bunca ölümler, acılar, akan kan, gözyaşı...
Ayrı ayrı çağları yaşayan insanlar gibiyiz, bombayla kopan parmakların içinizi acıtan öyküsünü dinlerken...
Birisi kendi ölülerini, öteki kendi ölülerini kutsarken, yoksul evlerde çığlıklar yükseliyor. 
Tarihin içinden, yaşanmış, yaşadığımız acılar fışkırıyor...
Oysa dünya değişiyor...
Değişmeyen bizim vicdanımız! 
Onun için saatin akrebi, devinimsiz gibi geliyor hepimize...
O ağır ağır ilerliyor, yelkovan gibi hızlı koşmayı beceremediğinden.

***

İnsanın insanlaşması uzun ve sancılı bir süreçtir...
Savaşlar, kıyımlar, depremler...
Dünyada varolan toplumlar aynı zaman diliminde yaşamıyor...
Bunu eşitlemek oldukça güç!
İlhan Selçuk 80’li yıllarda yayımlanan bir yazısında Cumhuriyet Türkiyesi’nin hedefini şöyle saptamıştı:
“Çağdaş uygarlık düzeyine erişmek!”
Mustafa Kemal Atatürk, aklımızın akreple yelkovanını uygarlığın ileri saatine göre ayarlamıştı Türkiye halklarının...
Türk, Kürt, Laz, Hıristiyan, Ermeni, Süryani, Arnavut, Boşnak...
Bir Tanzimat kopyacılığı değildi Atatürk’ün yaptığı.
Bir dönem geldi ki, yapılanların, konulan hedefin Batıcılık anlayışı olduğu yutturulmaya çalışıldı.
Asla öyle değildi...
Yanıtını Mustafa Kemal verdi:
“Çağdaşlaşmak akıl ve bilim yolunda yürümekle gerçekleşir, kopyacılıkla falan değil.”
Türkiye’nin toplumsal gerçeğinin farkında olmayanlar, bu topraklarda kişilerin ve kesimlerin ayrı zamanlarda yaşadığını görmezler.

Feodal yapı, aşiretler, dini önderler, tarikatlar...
Akıl ve bilim, acı ama gerçek son 60 yıl içinde giderek yok olmuştur.

***

Ölülerle yaşanmaz; ölüler sadece anılır...
Atatürk’ü ölümünün 77. yıldönümünde andık...
Peki biz toplum olarak, ister dindar, ister ateist, ister solcu, ister sağcı olalım onun “Aydınlanma yolunu” aklın ve bilimin ışığında daha da aydınlatabildik mi?
Atatürk, yaşadığımız toplumda kişiler ve çevreler arasında var olan zaman ayrılıklarını yok etmek için “Öğretim Birliği Devrimi”ni gerçekleştirmişti.
Bu devrimle ortaçağı yaşayanlar günümüze ulaşacaklardı. Köy Enstitüleri bu amaçla kurulmuştu.
Hem öğretim birliği devrimini hem Köy Enstitüleri’ni yıktık; saatlerimizi çağdaşlığa göre ayarlayacak akıl ve bilim yolundan uzaklaştık...
Çok kötü bir iş yaptık!
Şimdi o kötülüğün acısını çekiyoruz, insanlaşma yolunda adım atmaya çalışırken...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları