Hikmet Çetinkaya

Ağlama bebek!...

02 Şubat 2016 Salı

Kış çiçeklerinin yüzü güldü üç gündür. Lodos sıcaklık getirdi kente.
Güneş ışınlarıyla toprağa inerken yağmur damlaları, yedi rengin kuşağı çıkar karşımıza...
Bulutların arasında görünen o gökkuşağı bir güzelliği yansıtır, insanın içini ısıtır.
Usta ne demişti bir yazısında:
Paylaşım, mutluluğun bereketidir!
Yaşadığımız coğrafyada güzellikleri paylaşmak, insanca yaşamak derdimiz. Çocuklarımıza aydınlık bir gelecek bırakmak.
Silahların susması, ölümlerin sonlandırılması...
Gerçek mutluluğun tüm insanlığın altına çekilen toplam çizgisindeki duyarlılıktan oluştuğunu yazmıştım bir süre önce.
O duyarlılık giderek yok oluyor, kan, intikam duyguları ortalığı yangın yerine çeviriyor...
Yaşanan bir anı, yazıyla somutlaştırmak, insan sıcaklığını onun içine koymak, uzun uzun düşünmek...
Bir sevgi, barış, umut, aydınlık ormanı kurmak, genç fidanları büyütmek; kış yağmurlarıyla yükselen toprak kokusunu içine çekmek.
Birkaç dakika gözlerimizi kapatıp Cizre’ye, Silopi’ye, Sur’a, Nusaybin’e gitmek, orada yaşayan insanlarla konuşup haykırmak:
Yeter artık!
O toprak kokusu insancıl düşlerimizi çoğaltır bizim...
Yaşamımıza yaşam katar...
Eşzamanlı nice anlar gözlerimizin önüne gelir, yaşam sevincimiz artar.
Kardeşliğe, barışa giden yol budur!
Mutluluğun temeli paylaşım kavramını oluştururken hem güzellikleri, hem sevinci, hem de acıyı, hüznü birlikte yaşarız...

***

Kış yağmurlarıyla çiçeklerin yüzünün gülmesi, hayatı kucaklamak, insan sıcaklığı...
Yaşanan bir an bize ölümleri anımsatmasın; hüzünleri, acıları içimizde çoğaltmasın.
Güneşin çocukları olalım, yıldızların...
Akan bir ırmak, bir lacivert deniz, dağların dorukları...
Tüm dünya çiçeklensin, akan kan dursun, gelin kardeşçe birlikte yaşayalım...
Sen acısını, kaygısını biliyor musun orada yaşayan insanların? Sen tanık oldun mu hiç yataklarlarıyla, yorganlarıyla ilçeyi terk eden kadınlara, erkeklere, çocuklara?
Gelin gerçek mutluluğu yakalayalım hep birlikte...
Hendekler kazarak, duvarlar örerek, kör terörün peşinden giderek yaşanmaz!
Gökkuşağının resmini yapalım hep birlikte, insanca yaşamak için, sermaye-emek çelişkisini görerek birlikte olalım...
Bir gazeteci, sanatçı, bilim insanı, emekçi, edebiyatçı insanlarla paylaşır bilinci...
Hani o toplam çizgisi vardı ya, mutluluk için insanlık toplam çizgisindeki duyarlığı oluşturan...
Gelin, hayata geçirelim duyarlılığı, sevgiyi, barışı!
Unutmayın, paylaşım kavramı çağımızda toplumsal mutluluk felsefesinin temel taşıdır...
Nesnel kavramı alın teriyle yaratılan üretimin hakça paylaşılmasıdır...
Emekçiler bu üretimden hakça pay alıyorlar mı, haydi gelin onu konuşup tartışalım.
Bu anlattıklarımı görmeyip teröre bulaşanlar, siyaseti kirli oyun tahtası sananlar, soyup soğana çevirenlere inanmayın, bakın...
Terör nereden gelirse gelsin, bir insanlık suçudur, deyip lanet okuyun.

***

Yağmur ve toprak kokusu...
Bir acı, bir kaygı...
Ölüm haberleri geliyor, şehit cenazeleri birbiri ardına.
Gerçek mutluluğumuzu çalıyorlar bizim bebek.
Sen de bunun farkındasın!
Onun için ağlama bebek, hayata sımsıkı sarıl!
Güneş ışınlarını arıyoruz, akan bir suyu. Yaşanan bir anı yazıya dönüştürmek o kadar kolay olmuyor işte.
Yaşanan anı yazıyla somutlaştırmak çok zor bebek, çok zor!
Yaşama direncimizi ayakta tutmak, havayı solumak eskisi gibi değil artık.
Ne toplumsal mutluluk kaldı, ne mantık ne de felsefe!
Siz ne diyorsunuz Can Dündar, Erdem Gül bu yazdıklarıma...
İçeriden dışarısı nasıl görünüyor?..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları