Hikmet Çetinkaya

Adım adım baskıcı rejime doğru...

15 Ağustos 2015 Cumartesi

Kimileri 13 yıllık saltanatın bittiğine, yüzde 60’lık muhalefetin, koşullar ne olursa olsun, birlikte hareket edip, AKP iktidarının bir daha tek başına hükümet kuramayacağına inandırmıştı kendisini...
Siyaseti bilenler “hele bir soluk alın, bekleyin” deseler de birileri kolları hemen sıvayıp, Ak Saray’dan gece yarısı gelen telefon üzerine, Antalya’nın kumsalından kalkıp bozkır havasını ciğerlerine çekmek için Ankara’ya gelmişti...
Kimden söz ettiğimi anladınız sanırım... Deniz Baykal’dan söz ediyorum...
Deniz Baykal, Dışişleri Konutu’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’la oturup tamı tamına iki saat 45 dakika görüşmüş, bu arada birlikte öğle yemeği yemişti.
Anımsayın o günleri...
CHP, TBMM Başkanlığı’nı çantada keklik olarak görüyordu...
Baykal, RTE’yle neler konuşmuş, hangi sözler verilmiş ve alınmıştı, bugüne dek hiç açıklanmadı.
Bu görüşme Dolmabahçe görüşmesine benziyordu...
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt dönemin başbakanı Erdoğan’la Dolmabahçe’de ne konuşmuşlardı, bilen var mı?
Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi e-muhtırayı veren Büyükanıt bu konuda hiç konuşmadı, acaba neden?
Erdoğan konuşmuş, kafaları karıştıran bir yanıt vermişti gazetecilere:
“Aramızdaki konuşma benim için mezara kadar gidecektir... Ancak Büyükanıt konuşursa ben de konuşurum...”

***

Sözü uzatmaya gerek yok!
Baykal-Erdoğan görüşmesi çok önemlidir... Baykal, bu görüşmeden sonra TBMM Başkanlığı’na aday olacağını, AKP’nin desteğiyle başkanlığı kazanacağını yakın çevresine açıklamıştır. Hatta en yakınında bulunan bir eski CHP milletvekili, TBMM Genel Sekreteri olacağını söylemiştir.
Peki bu oyuna CHP kurmayları nasıl düşüp Deniz Baykal’ı başkan adayı olarak göstermiştir!
Bir yıl önce Ekmeleddin Bey’i Cumhurbaşkanı adayı çıkaran CHP - MHP değil miydi?
Eğer TBMM Başkanlığı’na Deniz Bey’i aday göstereceklerine Ekmeleddin Bey’i gösterselerdi, HDP de oyunu verir, AKP’ye boyunun ölçüsünü gösterirdi yüzde 60 olan muhalefet...
İş işten geçti!
AKP oyalama yöntemini başarıyla yürütüyor, Ak Saray’ın buyruğu doğrultusunda “erken seçim” için algı operasyonu yapıyor.
Zaten 7 Haziran seçimlerinin ardından Ak Saray açıklamıştı kafasından geçeni:
“Tekrar seçim!”
Eh, oyalamaca, kandırmaca, sohbet, yemek, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bize koalisyon teklifinde bulunmadılar” açıklamasına bir de “aslında pek çok konuda fikir birliği içindeydik” eklenince milletin kafası iyice karıştı ve mırıldanmaya başladı:
“Yahu siz bir aydır, sadece yiyip içip konuşmak için mi yoksa ortak hükümet kurmak için mi bir araya geldiniz?..”

***

7 Haziran seçimlerinde yüzde 51’den yüzde 40’lara düşen, Meclis’te çoğunluğu sağlayamayan AKP, bugün saltanatını bal gibi sürdürüyor...
Ortak bir hükümet kurmaktan yana değil, elinden gelse seçim bile yapmayacak...
Hukuk devletinin temel ilkeleri açıkça çiğnenirken, kanlı terör tırmanıyor...
Kan!
Gözyaşı!
Acı!
Asker olsun, polis olsun ölenler bu ülkenin insanları...
Amaç erken seçim yapmak!
Algı operasyonlarıyla koalisyon hükümetlerinin işe yaramadığını, ülkeyi batırdığını söylüyorlar.
Bilmem tehlikenin farkında mısınız?
Toplumu ötekileştiren, kutuplaştıran bir siyasal rüzgâr, yaşadığımız coğrafyada halkın demokrasiye karşı olan inancını silip götürüyor...
Hani bu ülkeye demokrasi ve özgürlükler gelecekti, hayat türkülü çiçekli bir süreçte sevdalarımızı yeşertecekti!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları