Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Serez Çarşısı Kör...

14 Haziran 2013 Cuma

“Ne istiyor bu çapulcular?” Atatürk Kültür Merkezi’nin önünde emir geldiğinde gaz bombasını sallamak için doldurduğu tüfeğini omzuna asmış polis memuru soruyor bu soruyu. Kendi kendine mırıldandığını duyar gibiyim. “Şu parktaki ağaçlar için mi? 15-20 ağaç için bu sefalet çekilir mi? 17 gündür çadırda kalmanın, parkta yaşamanın sırrı ne?” Bilemiyor. “Bu adamlar, bu kadınlar Başbakan’ın dediği gibi dış mihrakların emriyle mi ağaçları korumaya aldılar, faiz lobisi mi direktif verdi onlara?” Kafası karışıyor genç polisin. Başbakan’dan ödü koptuğu için Gezi direnişinden uzak duran TV kanalının patronu ne yaptı ki? Direnişçilerin boykot ettiği bankacı, kaçan parayı geri çevirmek için “Ben de çapulcuyum” demedi mi? O mu oluyor yani şimdi faiz lobisi?

\n

Bekleyiş sürüyor. “Bir değişme emaresi var mı” diye bekleyenlere, “belki değişir” umudu taşıyanlara “ben değişmem” diye yanıt veriyor Başbakan. “Emrettim” diyor “24 saatte bu iş bitecek”. Bitmiyor. Zamanın anlamı yitip gidiyor Gezi Parkı’nda. Derme çatma bir çadırda ya da ağaç altında tedirgin geceyi karşılayan bir “çapulcu” Serez Çarşısı’ndaki Bedreddin’i hatırlıyor. Nâzım’ın dizeleri geçiyor aklından. “Bedreddin baktı kemerlerden dışarı. Dışarda güneş var. Yeşermiş avluda bir ağacın dalları ve bir akarsuyla oyulmaktadır taşlar. Bedreddin gülümsedi. Aydınlandı içi gözlerinin, dedi: -mademki bu kerre mağlubuz netsek, neylesek zaid. Gayrı uzatman sözü. Mademki fetva bize aid, verin ki basak bağrına mührümüzü.”

\n

***

\n

Çadırdaki delikanlı gökyüzüne bakıyor. Yıldızlara. Ağaçların hafif bir esintiyle oynayan yapraklarına bakıyor. Mührü basma vakti gelmemiştir daha, “yağmur çiseliyor, korkarak yavaş sesle, bir ihanet konuşması gibi. Yağmur çiseliyor, beyaz ve çıplak mürted ayaklarının ıslak ve karanlık toprağın üstünde koşması gibi. Yağmur çiseliyor, serez çarşısı dilsiz, serez çarşısı kör. Havada konuşmamanın, görmemenin kahrolası hüznü ve serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü.”
Taksim Meydanı gecenin karanlığına çoktan teslim oldu; mağazalar kapalı, büyük otelin pencerelerinde merak ve belki de karanlık yüzler var. Öfkenin yerini usulca yağan yağmurun serin ve yatıştırıcı damlaları alıyor. Bu geceyi de sakin tamamlıyor Gezi Parkı. Uzaklarda bir yerlerde hesaplar yeniden gözden geçiriliyor, kartlar yeniden karılıyor. Memleketin pek çok kentinde gezi parklarının sayısının artmasından kuşku ve korku duyuyor, geciken fetvaya kızıyor sultan. Gezi Parkı rahat bir uykunun, tedirgin bir bekleyişin ve çiseleyen yağmurun hükmü altında.

\n

***

\n

Bu satırları uzaklarda inatla haber verme derdine düştüğü için “sansür kurulu”ndan ceza yemiş Halk TV’nin acemi ve kahraman ekranına bakarak yazıyorum. Yemyeşil bir Alman kasabasının, İdstein’ın sokaklarında in cin top oynuyor gecenin bu vaktinde, burada da yağmur çiseliyor. Geçip giden zamanın içinde her geçen saniye biraz daha Serez Çarşısı’na benzeyen Gezi’yi düşünüyorum. İzmir Deliorman oluyor, Ankara’da “mübalağa cenk oldu” diye geçiyor aklımdan.
Uçak süzülüyor İstanbul’a doğru.
Gezi Parkı aşağıda bir yerlerde gecenin içinde. Bir karanlık resminden ve kötü hatırasından başka bir şeyi kalmamış
“muhayyel” Topçu Kışlası’na direniyor Gezi. O eski ve “mürted” kışlanın gölgesi, “projemize, planımıza, ideolojimizin zaferine bir taç olacak o kışla” diye düşünenlerin inadıyla parkın üstüne bir karabasan gibi düşüyor. Belki de yitiriyor savaşı parktakiler. Yok, hayır, öyle değil. \tBedreddin yitirmiş miydi?
Dinleyin... Uzaklardan gelen o ses ağaçların yapraklarının fısıltısına karışıyor.
“Serez çarşısı kör, Serez çarşısı dilsiz...”

\n

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları