Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Neler Oluyor Neler...

26 Aralık 2012 Çarşamba

Zaman hızlandı, hevesler kabardı. İçeride dışarıda senaryolar uçuşuyor. Savaş tamtamları çoktan çalmaya başladı. Herkes kendini ayarlamaya, böyle zamanların iktidar biçimlerine uydurmaya hazır. Ölçü şöyledir: İki dirhem demokrasi, dört dirhem istikrar. Siz bilmezsiniz ne kadar önemlidir bu istikrar. Bir kere istikrar yakalandı mı, cihan devleti olmanın kapısı ardına kadar açılır. İstikrar önemlidir, mühimdir, vazgeçilmezdir. Peki, istikrarın ölçüsü nedir? İki dirhem Meclis, dört dirhem muktedir bir başkan. Budur. Peki, bu dirhemleri saydam tüpün içine koyup sallasak, ateşe koyup denesek olur mu? El Hak olur... Bakın nasıl olur:\n

\n

Birincisi, en tehlikeli şey üniversitedir. Çünkü üniversite her şeyden kuşku duyan bilimi öğrenmenin yeri. Kuşku kadar tehlikeli bir şey var mı? Dogmadır esas olan ve bu üniversite denilen yerlerin başına boşuna mı bildiğimiz, güvendiğimiz, zamanı gelince şu kuşkucu öğrencileri bir çırpıda gözden çıkarıverecek muhteremleri getirdik biz. İşte gördünüz ne işe yaradıklarını. Yakındır ki üniversiteyi hepten hünkârın medreselerine dönüştürelim de, kalemiye sınıfını bir tamam bağlayalım. Hazırlıklar tamamdır, matbuat üç beş eksikle görevdedir. \n

\n

***\n

\n

Başa dönelim. Neler oluyor neler... Hevesimiz kabarmıştır. Haritalar değişiyor, bize düşeni almamızın önündeki engel şu savaş düşmanı pasifistlerden gayrısı değildir. Üç beş sergerdenin üniversite bahçelerinde, dar sokaklarda bağırıp çağırmasına aldıracak değiliz. Ama biz hak bilir, kadir bilir politika erbabıyız. Şimdi bizim stratejik derinliğimize değerli destekler çıktığını gördüğümüz zaman pek bir seviniyoruz. Bakın, dine mine inanmayan, bu nedenle de söyledikleri münafık cepheyi çat diye ortasından çatlatabilecek değerli müderrislerimizden Mete Tunçay Bey nasıl da güzel anlatıyor olması gerekeni, derin hayalimizi: \n

\n

Ben bir Yeni Osmanlılık düzeninden yanayım ama bu Türklerin egemenliğinde bir Osmanlılık değil. Kastettiğim, Osmanlı içindeki çeşitli grupların fırsat eşitliği temelinde bir arada yaşaması. Bunu sadece Kürt meselesi için demiyorum. Mesela Balkanlar da felaket durumda. Yani Osmanlının bir zamanlar yönettiği bütün ülkelerin, çağdaş, federatif ilkelere göre bir araya gelmesi bir ütopya olarak hoş bir şey. O zaman bunların aralarındaki çatışmalar sona erebilir. Bütün bu grupların eşit hak ve ayrıcalıklarla bir arada yaşaması kolay olmayabilir ama belki de uzun vadede amaçlanması gereken ideal budur.(Şenay Yıldız söyleşisi - Akşam)\n

\n

Bu mudur? Budur! \n

\n

***\n

\n

Gerçekleri gördünüz mü gerisi tamamdır. Gerçek nedir? Demokrasidir. Yani şu kuvvetler ayrılığı meselesinin istikrar parantezi içinde çözülmesidir. İstikrar ne peki? Hızlı adaletle hapishanelerin dolup dolup taşması, demokrasi yani istikrar karşıtlarının buraları sık sık ziyaret etmelerinin sağlanmasıdır. Gerçeğin öbür ucunda da bu çok elverişli koşullarda ekonomiyi genişletme projemiz gelir. Dışarıdaki Kürtlerle Neçirvan Barzani kardeşimizin dediği gibi tamamen duygusal bir şekilde (Bakınız Time söyleşisi. Time bulamadınız, Radikalde Çandarımızı okuyun.) büyük, yani hani Mete Hocamızın dediği gibi ütopik bir federasyonla Irak petrollerinin bir bölümü üzerinde beraberce eyleyebilsek, Malikidir Esaddır koyversek gitseler, pek iyi, pek âlâ olmaz mı? Elbette olur. Koşulu, müderrislerimizin yanımızda saf tutması, şu ODTÜlü baldırı çıplakların susturulması, Kürtlerin de, pekâlâ olabilir, şekil 1-Ada görüldüğü gibi demokratik yöntemlerle ikna edilmesidir.\n

\n

Bunun sonu savaş diyorlar. Yahu kardeşim Türk savaştan korkar mı? Bir Türk dünyaya bedel değil mi?\n

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları