Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Medyanın Halleri

15 Mart 2013 Cuma

Medyamızdaki kafa karışıklığı, savrulma artık gözlerden gizlenemez hale geldi. Gazeteciler başlarına gelenlerden kimi sorumlu tutacaklarını kime karşı mücadele etmek gerektiğini ya da farklı olduğunu düşündükleri baskı kaynaklarının birbiriyle ilişkisini bilemiyorlar artık.

\n

Ne yapsınlar? Patronlarıyla mı didişsinler, her gün yeni ve inkâr edilemez yöntemlerle (gizleyen de yok zaten) karşılarına çıkan siyasetçilerle mi uğraşsınlar?

\n

Birkaç gün önce güvendiğim, özellikle basın özgürlüğü ve basının kendi içindeki çarpıklıklar konusunda yazdıklarını ilgiyle okuduğum bir değerli dostum da, Başbakanı suçlamadan önce patronlara bakmak gerekirmealinde bir söz etmişti. Öylesine söylenmiş, belki de yanlış algıladığım bir sözdür, ama bu anlayışın gittikçe yaygınlaştığı da ortada. Patronlarının gadrine uğrayan anlı şanlı yazarlar bile, verdikleri uzun söyleşilerde patronlara sansür hakkı!” tanımadan konuşamaz oldular. Böyle olunca da siyasetin baskısının arka planda kalması, eleştiri oklarının patronlara yönelmesi şaşırtıcı sayılmamalı. Aydın Engin T24te pek güzel anlatmış; Başbakan danışmanı Yalçın Akdoğan alias Yasin Doğan da Hadi sıkıysa eleştirin patronunuzu dememiş miydi?

\n

***

\n

Şaşırtıcı değildir ama tek başına doğru da değildir. Patronları siyasi baskıdan ayırmak ikisi arasındaki ilişkiyi koparmak yanlış ve yanıltıcı olur.

\n

Gazete patronlarıyla siyaset arasındaki ilişki çok boyutludur. Siyasilerle herhangi bir görüş ayrılığı yaşamayan patronlar sahibi oldukları gazetelerde gazetecilik ilkelerine uygun yayın yapmak isteyen genel yayın müdürleri, yazarlar ve gazetecilerle sorun yaşarlar. Yalnızca kendi ideolojik yönelimleri değil, siyasetin elinde bulunan baskı yöntemleri de onları doğru yolayani baskı ve sansüre, işlere doğrudan müdahale etmeye yöneltir. Eğer patronun siyasi çizgisi egemen siyasetin, iktidarların çizgisiyle tam uyuşmuyorsa, o zaman serbest piyasanın kâr güdüsü, siyasetin ağır baskısıyla birleşecektir.

\n

Örneklerini biliyoruz.

\n

***

\n

Peki ne yapmalı?

\n

Bu ne yapmalı sorusu tarihin her derde deva sorusudur ve tek bir yanıtı vardır: Mücadele etmeli. Arkasından ikinci soru gelir: Nasıl?

\n

Yazılı, sözlü, görsel ve şimdi sosyal medya üzerindeki baskının gerçek öznesi her zaman siyasi iktidardır. Siyasi iktidarlar her türlü yöntemle basının kendi yanlarında yer almasını sağlamak için ellerinden geleni yaparlar. Bu ellerinden gelenin içine medya patronlarını sıkıştırma, piyasa dışına sürme tehdidi dahil her yöntem girer. Bu arada Anayasa Mahkemesinin başbakanlara TV yayınlarını durdurma yetkisi veren yasayı anayasaya aykırı bulmadığını duymuş muydunuz?

\n

Gazete yönetimleri ve gazeteciler için sık sık ve son zamanlarda artan bir ivmeyle başvurulan yöntemse, açık hedef haline getirmek, fırsat çıktıkça mahkemelerden çok kolay çıkartılan tekziplerle, soruşturmalarla bunaltmak, nihayet dip kapalının yolunu göstermektir.

\n

***

\n

Gazeteciliği özgürce yapılamaz hale getiren patronlarla mücadele, onların arkasındaki siyasi iradeyi görmeden bir işe yaramaz. Bu, mücadelenin vazgeçilmemesi, arka plana atılmaması gereken bilincidir. Şu bildiğimiz emperyal düzenin son 40 yılda değiştirilmiş adı olan küreselleşmeyi her derde deva görenler, gazetecilerin de sınır tanımayan dayanışmasını ciddiye almayı öğrenmelidirler. Sınır tanımayan dayanışmanın gazetecilerin kendi aralarındaki dayanışma güçlenmeden işe yaramayacağını bilmekte de yarar var.

\n

Sahip oldukları gazeteleri gazetecilik kurallarının dışında yönetmek isteyen patronlara ve artık arkada kalma gereğini bile duymayan, gazetelere manşet atacak kadar hâkim ve gaddar olan siyasete yanıt vermenin yolu, yani nasıl sorusunun yanıtı ise herhalde örgütlenerek olmalıdır.

\n

Ben başka yanıt bilmiyorum, bilen varsa söylesin.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları