Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gorleben Dersleri

05 Mayıs 2013 Pazar

Japonlar fotoğraf çekmeyi çok severler. Zengin olsun yoksul olsun her Japon turistin elinde mutlaka iyi cinsinden bir fotoğraf makinesi olur. Gördükleri her şey şimdi artık dijital olan pek marifetli makinelerinin içine girer. Fukuşima Nükleer Santralı ünlü depremde patlayınca en çarpıcı fotoğrafları da onlar çekti. Fotoğraf önemlidir. Anı yakalar, geleceğe armağan edersiniz.
O fotoğraflardan birinde Japonya’nın kendi halkından ve tüm dünyadan nasıl özür dilediğini görmüştüm. Yıkıntılar çok tazeydi ve Japon Başbakanı kalabalığın önünde eğilmişti. Şimdi ise geldiler bizim Sinop’ta nükleer santral yapmaya soyundular.
Çernobil ve Çelyabinsk felaketlerini yaşayan Ruslar ise Mersin’e nükleer santral yapmaya hevesliler.
Böyledir bu işler.

\n

***

\n

Henüz kendi halkıyla hesaplaşma aşamasına gelmemiş burnu büyük politikacılar ve göbeği büyük obezler ülkesi ABD dışında gelişmiş kapitalist ülkeler artık nükleer enerjiye veda ediyor. Almanya’da muhafazakâr hükümet Fukuşima felaketinden sonra halkın öfkeyle yükselen sesini dinlemek zorunda kaldı. Var olanlar kapatılacak ve yenisi yapılmayacak. Ama yıllar boyu nükleer enerji kullandığı için elindeki nükleer atıkları ne yapacağını, onlardan nasıl kurtulacağını bilemiyor Almanya. Bilemiyor, çünkü o nükleer atıklar yüzbinlerce yıl yok olmayan cehennem zebanisidir.
Bir grup gazeteci arkadaşla, çok güvenli varillere; Castor’lara sıkıştırılan atıkların yerin dokuz kat altına gömmek için hazırlanan bir depolama tesisinin bulunduğu Gorleben kasabasına gitmiştik. Almanlar bir tuz madeninin içine oymuşlardı depoyu. Atıklar oraya hâlâ gömülemedi. Çünkü Gorlebenliler o atıkların orada bile güvenli olmayacağından eminler. Haksız da sayılmazlardı doğrusunu isterseniz. Çünkü biraz ötede
Elbe’nin kıyısındaki ilk depolamada daha küçük boyutlu atık varilleri bir süre sonra kayboldu, hâlâ arıyorlar. Gorleben halkı o radyasyonlu atıkların nehre karıştığını düşünüyor. Bizim siyasetçilerimiz ise “Ne yani düşer diye uçağa binmeyecek miyiz” mantığıyla savunuyor nükleer santralları.

\n

***

\n

Almanlar bize nükleer felaketi bütün çıplaklığı ile anlattılar. Kurtulmak için yıllarca nasıl uğraştıklarını da. Ve Türkiye gibi güneşi, rüzgârı bol bir ülkede neden nükleer enerji peşine düşüldüğünü anlayamadıklarını da anlattılar.
Ama biz biliyoruz neden olduğunu.
Biz gökdelenler dikmekle, ormanları söküp havaalanları inşa etmekle meşgulüz. Denizleri doldurup sahte alanlar yapıyoruz. Kentlerimizin yeşillerini betonun donuk rengiyle çoktan değiştirdik. Bizim siyasilerimiz, tarihle ilgili bilgileri kökten sarsacak, yeniden yazılmasına bile yol açabilecek buluntulara inşaat işlerini aksatıyor diye
“çanak çömlek” diyor. Bir düşünün, geçmişe “çanak çömlek” diye bakan siyaset, geleceği düşünür mü? Ya da “onun geleceğinde” insan nasıl bir şeydir.

\n

***

\n

Yerin dokuz kat altındaki Gorleben nükleer atık deposuna atıkların depolanmasına Gorlebenliler izin vermediler. Alman hükümeti onları ikna etmeyi ve nükleer atıkları oraya sonsuza kadar gömmeyi düşünüyor. Yoksa yılların günahı bir türlü gömülemeyecek ve usul usul ölüm saçmayı sürdürecek.
Sevgili
Özgür, bizi Gorleben’e götüren değerli meslektaşım, Heinrich Böll Vakfı’ndan rica et, şu santral inşaatları başlamadan Enerji Bakanı’nı, üç beş nükleerci siyasetçiyi, hırsı boyundan büyük bir kaç lobiciyi Gorleben’e götür. Biliyorum çok işe yaramaz, ama sen “söylemiş ve ruhunu kurtarmış” olursun. Biz de büyük bir umutsuzlukla yazdığımız karamsar yazılarımızla geleceğe üç beş çanak çömlek gömmüş oluruz hiç değilse.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları