Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gezi Direnişi'nin Öğrettikleri

17 Haziran 2013 Pazartesi

Hoyratça bastırılan ya da bastırıldığı düşünülen Gezi Parkı Direnişi tüm Türkiye için; siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, dernekler, sokaklar, mahalleler için, büyük işadamları, küçük esnaf için kısacası tüm halk için derslerle dolu bir direnişti. Kimisi dersini aldı, kimisi ders almak ne kelime, verilen dersin tam tersini yapmak için kolları sıvadı. Siyaset sahnesinin iktidar kanadının aldığı ders, “Bundan sonra yerimde kalabilmek için hangi baskı yöntemlerini bulmalı, bu direnişi ve gelecekteki benzerlerini nasıl hallederim?”le sınırlı kaldı! Muhalefetin nasıl bir ders çıkardığını ise önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Medya ise ders almış görünmüyor. Kendisini iktidarın geleceği ile sıkı sıkı bağlamış medya direnişi karalamak için
“full time” -tam gün- çalıştı. Merkez medya denilen gazete ve TV kanalları ise ne yapacaklarını bilemediler, görevi bir avuç köşe yazarına havale ettiler. Canla başla çaba gösteren bir iki TV kanalı ile tirajları sınırlı 4-5 gazete direnişi eksiksiz anlatabilmek için olağanüstü çalıştılar.
Ama bu kesim içinde yer alan gazete ve kanallar olarak bizim de alacağımız dersler var. Gezi Direnişi başka ve genç bir ruhun neler yapabileceğini bize gösterdi. Direniş, yaratıcılığın musluklarını açmak gerektiğini, muhafazakârlığın yalnızca iktidar kanadına has bir şey olmadığını, ilericilerin, demokratların, sosyalistlerin de silkinip tutuculuğun etkisinden kendilerini kurtarmaları gerektiğini bize anlattı. Okurlarımızdan gelen direnişle ilgili iletilerde de benzer saptamaların yapılmış olması ise bizi hem şaşırttı hem de mutlu etti.
Dersini alamayan medya için ise yapacak bir şey yoktur. Onlara iyi uykular, güzel rüyalar diliyoruz.

\n

Kışla ısrarının nedeni

\n

Tarihi bilenler çok iyi hatırlar. Buzdağının görünmeyen kısmı şöyle: 1- Abdülhamit döneminde bir grup yobaz, bu Topçu Kışlası’nda hazırlanarak 31 Mart Vakası denen isyanda: “Biz şeriat isterük” diye başkaldırdı, cinayetler işledi. Kanımca Sayın Başbakan’ın asıl gayesi, tarihte yerini alan bu isyan kışlasını günümüze taşımaktır. 2- Üçüncü köprüye “Yavuz Sultan Selim” isminin konması da maksatlı. Halifeliği Mısır’dan alarak Osmanlılara mal eden padişaha bir minnet borcu olarak düşünüldüğünü zannediyorum. Nedense birçok yazar ve muhalefet bu tarihi gerçekleri görmüyor veya görmek istemiyor, ama Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni teslim ettiği gençler bunun farkındalar. 80 yaşında bir genç olarak inancım odur ki, Atatürk’ün askerleri bu geri dönüşe izin vermezler. Yurdunu seven bu gençlere başarılar diler, sevgi ve saygılarımı yollarım. Esat Yavuztürk

\n

Okurlardan kısa kısa

\n

Yorumlar üzerine

\n

Güray Bey, neden yaptığımız yorumların kimi yayımlanıyor, kimi yayımlanmıyor. Bu neden kaynaklanıyor? Biz yazdıklarımıza dikkat ediyoruz, yayımlanmayacak şeyler değil... Neden böyle oluyor?.. Ben anlamakta güçlük çekiyorum... Esenlikler dilerim.. Tayfun Tutar

\n

Okur Temsilcisi’nin notu: Yorumların değerlendirilmesi internet sayfalarımızın yöneticileri tarafından yapılıyor. Bildiğim kadarıyla yorumlar hukuk, dil ve ilkeler açısından değerlendiriliyor.

\n

Yazılarımız nasıl yayımlanır?

\n

Sayın Öz, Cumhuriyet gazetesinde makale ve yazı yayımlamanın koşullarını tam olarak bilmiyorum ama sizden okuduğum kadarıyla Cumhuriyet gazetesine, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve demokrasi ile insan haklarına aykırı olmadıkça yayım kurulunun onayı ile yayımlanıyor sanıyorum. Aşağıda yazmış olduğumuz ve görüşlerimizi de yansıtan makale değerlendirilir ve yayımlanmaya değer görülürse yayımlanması bizi bahtiyar eder. Her türlü yanıtınız için şimdiden teşekkür ediyorum. Anıl Vural

\n

Okur Temsilcisi’nin notu: Okurlarımızdan gelen kısa iletileri bu köşede değerlendirmeye çalışıyorum. Makaleleri ise gazetemizin ikinci sayfa editörüne ya da internet sayfalarımızın yöneticilerine iletiyorum. Okurlarımız makalelerini doğrudan posta@cumhuriyet.com.tr ya da portal@cumhuriyet.com.tr adreslerine gönderebilirler.

\n

Okumayı zorlaştıran galeri


Gazetenizde çıkan güzel yazıları okumamı yavaşlatan, h
atta yazılara odaklanmamı ve onları anlamamı zorlaştıran bir durum var... O da sürekli olarak yanıp sönen “fotoğraf galerisi” görüntüsünün dikkat dağıtıcı niteliği... Bu duruma bir çare bulmanız, beni mutlu edecektir. Saygılarımla. Prof. Dr. Nazlı Alkan

\n

Gazetemize öneriler

\n

Sayın Öz. Samimi duygularla bizi dikkate alacağınızı umarak derdimi veya görüşlerimi size aktarmak istiyorum.
Ben 18 yaşındayım. Gazetecilik öğrencisiyim. Hemen hemen her gün Cumhuriyet alıyorum. Ülkede kaliteli birkaç muhalefet gazetesi var. Cumhuriyet ise bu grubun başını çekiyor. Ancak benim rahatsız olduğum birkaç konu var. Öncelikle gazetenin ikinci sayfasında yer alan yazıları büyük bir özenle okuduğumu belirteyim. Ancak bu yetmez. Star, Radikal, BirGün ve birçok gazetenin pazar günleri verilen ekleri var. Ve bu yayınlarda önemli isimler yazıyor. Ben inanıyorum ki gazetemiz de böyle bir uygulamada tüm bu gazetelerden daha iyi bir noktada olacaktır. Ayrıca genç kalemlere yer verilmeli gazetede. Gazetenizi okuyan kitleler, çok büyük oranda yüksek eğitim almış kişiler. Ve bunu hak ediyoruz.
Ayrıca bir konu da mizanpaj konusu. Türkiye’nin en önemli fikir gazetesi koca puntolu manşetler atmamalı kesinlikle. Fotoğrafların kalitesi de çok önemli. Gazetenin mizanpajı çok renkli ve bol fotoğraflı. Fotoğraf yazının önüne geçmiş. Haberleriniz ve muhabirleriniz çok kaliteli. İnanıyorum ki uzun haber ve analizleri de başarıyla yazabileceklerdir. Ben, bir Cumhuriyet okuru olarak, gazetemin ilk sayfasına baktığımda gökkuşağı görmek istemiyorum. Bu konuda Guardian ve NYT çok iyi bir örnek olabilir.
Efe Sönmez

\n

Pal Sokağı Çocukları

\n

Pal Sokağı Çocukları dünya çocuk edebiyatının başyapıtlarından biridir. Eserde roman kahramanı Nemecek ve arkadaşlarının yani Pal Sokağı Çocukları’nın Budapeşte’nin varoş bir semtindeki arsayı korumak için verdikleri mücadele anlatılır. Ne yazık ki romanda arsayı kurtaramamış, o arsa üzerinde dev bir bina yükselmiştir. Eser bana Gezi Parkı’nda direnen gençleri anımsattı. Hiç kimse o gençlerin ne istediklerini, nasıl bir profil çizdiklerini anlamak istemedi.
Onlar da bir bakıma Pal Sokağı Çocukları’dır.
“Gezi Parkı Çocukları” tek tip insan yaratmaya karşıdırlar. Kendilerinin dışlanmasına isyan ediyorlar. Her türlü otoriteyi sorgulamak istiyorlar. Kindar gençlik söylemine karşıdırlar. Dinsel ve etnik tüm farklılıklara saygılıdırlar. Direnişten korkmuyorlar. Kutuplaşmak onlara göre değil, ayağında şıpıdık terlikler olan başörtülüleri de şortla dolaşan kızları da eşit görüyorlar. Başka bir dünyanın yaratılacağına inanıyorlar. Oyçokluğunun demokrasi olmadığının bilincindedirler. Kendilerine apolitik diyenlerle alay ediyorlar. Mizah yönleri güçlüdür. Acıyı ve sevinci en uç noktalarda yaşarlar. Bireysel özgürlüklerine müdahale edilmesini istemiyorlar. Özerk eğitim kurumlarında okumak istiyorlar. İktidarın kendi yaşam tarzına uygun olarak yaptığı yasal düzenlemeler onları korkutuyor. Halk arasındaki ekonomik uçurumların, kadrolaşmaların farkındadırlar. Çocukken oynayıp gençken coşkuyu yaşadıkları ulusal bayramların neden yasaklandığını sorguluyorlar. Savaşı bir cinayet olarak görürler. Kısaca onlar günümüzün Pal Sokağı Çocukları. Gezi Parkı’nın diline kulak verilmelidir. Hasan Çatak

\n

Bizim için de direnin

\n

Biz 80 kuşağı hep bastırılmış, hep korkutulmuş, ihtilalin gölgesinde büyümüş çocuklardık. O yüzden belki de hep Deniz’lere, Nâzım’lara özendik; kıramadık işte zincirlerimizi, işte sırf bu yüzden çocuklarımız ne isterse onu yaptık, sistemin kölesi olacağımıza onlara boyun eğdik. Bizim oyuncaklarımız yoktu, onlar istemese de oyuncaklara boğduk, bir tek bayramlık kıyafetimiz var diye onlara her günü bayram havasında yaşattık. Teknolojiyle yeni tanışmıştık onları teknolojiye boğduk. Anne yaa! diye her serzenişte gözlerinin ta içinde eridik. Biz yapamadık siz yapın, biz yiyemedik siz yiyin, biz gezemedik siz gezin, “Biz direnemedik çocuğum bari siz direnin.” Bizim için de, gençliğimiz için de, varoluşumuzun amacını yeni aradığımız 40’lı yaşlarımız için de “direnin”... Sibel Tunuslar

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları