Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Başkan Baba Meselesi

17 Mart 2013 Pazar

Kıştan bahara geçişin olağan cilvelerini yaşıyoruz. Sıcaktan soğuğa, sonra sil baştan. Siyasette de herkesin kendine, pozisyonuna göre taktığı adlarla “süreç”, “İmralı”, “terör” ya da adlı adınca anmak gerekirse Kürt sorununda da böyle. Arada soğusa da bugünlerde ılıman gidiyor. Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun samimi pozları bu havanın açık işareti. Karşılıklı hediyeler de ilginçti doğrusu. Ama benim özellikle Davutoğlu’nun hediyesi dikkatimi çekti. Dışişleri Bakanı ünlü “Stratejik Derinlik” kitabını vermiş Baydemir’e. Kitabın “derin” anlamını bilmeyen yok, tekrar etmeyeyim.

\n

***

\n

Her neyse Kürt sorununda hava ılıman. Bir süredir ne sınır boylarında ya da kentlerde terör ne de operasyon var. Havalar böyle sürer mi, daha sonra nasıl bir gelişme gösterir bilmiyorum, ama umarım hep böyle gitsin.
Gitsin de, herkesin merak ettiği bir konu var ki üzerinde konuşmadan duramıyoruz. Bu ılıman havanın bir bedeli var mı? Varsa nedir? Hadi açık söyleyelim.
Bu müzakereler her ne kadar devletle PKK arasında yapılıyor gibi görünse de gerçek müzakerenin AKP ile BDP arasında yapıldığı anlaşılıyor. Öcalan’ın BDP aracılığı ile bu görüşmelere dahil olduğunu da biliyoruz.
Müzakerenin konusu ne?
BDP’nin istekleri konusunda aşağı yukarı bazı tahminlerimiz var. Özellikle de anayasada konunun adlı adınca yazılmasını istediklerini, yerel yönetimler konusunu da yerel yönetimlerin olağan yetkilerini aşan bir kapsamda değerlendirdiklerini duyuyoruz. Peki, AKP ne istiyor?

\n

***

\n

Onun birinci sıradaki talebinin başkanlık sistemini anayasaya yazdırmak olduğunu biliyoruz. Ana muhalefet partisi ile MHP’nin başkanlık sistemine karşı olduklarını açıklamalarından sonra AKP’de gözlerin BDP’ye çevrildiği de malum. Bütün bu “bilgilerden” yola çıkarak müzakerelerin temel maddesinin başkanlık sistemi olduğunu öne sürebilir miyiz? Her ne kadar bu AKP tarafından inkâr edilse de şu malum “görüşme zabıtlarından” ve BDP yöneticilerinin sözlerinden, eğer kendi zekâmızla alay etmek niyetinde değilsek, durumun böyle olduğu anlaşılıyor.
Başkanlık sistemi konusunda AKP’nin ısrarlı olduğu, ana muhalefet partisi ile MHP’nin bu değişiklik önerisini kabul etmedikleri, bu nedenle de BDP’nin AKP için parlamentoda destek arayışında başvurabileceği son parti olduğu da malum. Bir süre önce AKP ile BDP arasında sert polemikler yaşandığını bilsek de, dokunulmazlıkların kaldırılması tartışmasına kadar uzanan bir gerginlik gelip geçmiş olsa da şu sıralarda ilişkiler iyidir. Demek ki böyle bir işbirliği olabilir ve sonuç verebilir. Peki, biz niye telaşlanıyoruz ki?

\n

***

\n

Anlatmaya çalışalım.
Türkiye’de hiç ama hiç kimse terörün sona ermesine, Kürtlerin haklı taleplerinin karşılanmasına hayır demez. Kürtlerin hakları bir müzakere konusu olmamalı, haklar müzakere konusu yapılmaksızın tanınmalıdır.
Ama başkanlık sistemi bir müzakerenin koşulu ise az biraz düşünmemiz gerekiyor. Türkiye’de egemen sistem
“parlamenter” sistemdir! Meclisimiz ön seçimle belirlenen adayların hilesiz hurdasız seçilmesiyle oluşuyor; parti başkanları “sen, sen, sen milletvekili olacaksınız” demiyor! Bu sistemde “kuvvetler ayrılığı esastır”; yani yasama, yürütme, yargı birbirinin işlerine “karışmıyorlar!”. Yürütme başbakanın gözünün içine bakmıyor, yasalar başbakanın sözlerine göre değil, partiler arası tartışmaya göre şekilleniyor! Yargı deseniz tamamen “bağımsız!”...
Peki, bizim bu
“demokratik parlamenter sistemimiz” değişir de, her dediği kanun hükmünde bir başkan baba başımıza gelirse ne yaparız biz!
Yanlış anlaşılmasın, bizim
Tayyip Bey’den şikâyetimiz var da onun için böyle konuşuyoruz sanılmasın!.. Ya kötüsü gelirse diye hani!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları