Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Alışmak Kötüdür

17 Nisan 2013 Çarşamba

Yavaş yavaş bilim yerine teknolojinin, kültür - sanat yerine sıradanlığın, kendini tamamlayamamış laiklik yerine şeriat kurallarının etki alanını genişlettiği bir zaman dilimindeyiz. Her geçen gün yeni bir durumla karşılaşıyoruz ve olup biteni olağanlaştırmak için içgüdülerimiz harekete geçiyor. Onun bize söylediği, değişen bir şey olmadığıdır. İçgüdülerimiz bizi direnme yerine yeni bir düzen kurgusuna boyun eğmeye, alışmaya ve alıştırmaya çağırıyor. Bu alıştırma derslerinin ve emirlerinin bir kısmı şöyledir: \n

\n

***\n

\n

Bunda ne var ki bağırıp duruyorsun, sus, bu doğaldır, böyle olur, itiraz edilecek nesi var; TC kalksa ne olur, kalkmasa ne olur, ulusal devleti savunmak sana mı kaldı, devletle aran ne zaman iyi oldu ki senin; kadın da elbet başını örtme özgürlüğüne sahip olmalı, türban, peçe, çarşaf Meclise de girsin ne olur, ama asıl kadın evde yakışır, çocuklara bakar, eğitir, en iyisi bu değil mi; barış istemiyor musun yani, neden karşı çıkarsın ki akil adamlara; hukuk bazen askıya alınabilir, Silivri başkadır, karıştırma; bak dikkat et halkın dini duygularını rencide edersen başın derde girer, herkes adalet önünde eşittir, dünya çapında bestecidir, piyanisttir falan dinledi mi mahkeme, Fazıl Saya 10 ayı veriverdiler işte, onunla birlikte bin yıl öncenin matematikçisi, filozofu, ozanı Hayyam da ceza aldı diye yaygara koparıyorlar, adam ölmüş gitmiş ne cezası; tamam anladık gazetecisin ama bu sana her şeyi yazma özgürlüğü vermez, onun da bir sınırı var, patron sana kendi aleyhine bir şey yazdırmıyorsa haksız mı, sen yazacaksın da Başbakan susacak, eli kolu bağlı oturacak mı; bir de zamanın ruhu var, dışına çıktınsa, anlamadınsa kabahat senin, mahkemeler artık yavaş yavaş işte bu zamanın ruhuna uyacaklar ve yasaların dine, diyanete göre yorumlanması ağır basacaktır, bunda şaşılacak ne var?”\n

\n

***\n

\n

Durum budur ve böyledir. Yukarıdan kapısı açılan alanlar aşağıdan hızla doldurulmakta, ilkellik ve sıradanlık egemenlik alanlarını hızla genişletmektedir. Peki, bu saldırı karşısında ne yapılabilir, eli kolu bağlı durulacak, fırtınanın geçeceğine inanılarak kapı baca kapatılıp beklenecek mi? Yoksa saldırılara karşı ciddi bir savunma mekanizması mı geliştirmeli? Mevzileri savunmak imkânsız mı artık, iş işten geçti mi? \n

\n

Daha açık yazalım. Fazıl Sayı savunmayacak mıyız? Benzer saldırılarla karşılaşan arkadaşlarımızı saldırgan ilkelliğe teslim mi edeceğiz? \n

\n

***\n

\n

İlkelliğe, sıradanlığa teslim olmanın gerçek anlamı ilkelleşmek, sıradanlaşmaktır. Bu sürecin en önemli özelliği sizi kendine benzetmedeki inanılmaz becerisidir. İlkellik ve sıradanlık bulaşıcıdır. Bu süreci besleyen ve tetikleyen ise rahatına düşkünlük konformizmdir. Bir de bakarsınız düşünce tarzınız usul usul değişmeye başlamış, değerlendirme irdeleme mekanizmalarınız çökmüş, yeni kelimelerle içi boşaltılmış yeni kavramlarla düşünmeye başlamışsınız.\n

\n

Ben bunun en ilginç örneklerini iflah olmaz muhafazakâr dünyayla konuşan, o kesimle sanki olabilirmiş gibi, diyalog kurmaya çabalayan arkadaşlarda görüyorum. Onların diliyle, talepleriyle konuşma kaygısı, sonunda yavaş yavaş arkadaşlarımızı kemirmeye başlıyor. Bulaşıcı sıradanlık olmadık yerleri, en sağlam akılları ele geçiriyor. Tutsaklık, tutukluluk yalnız hapishanede olmaz, belki en kötüsü beyinlerin eğilip bükülmesi, tutsak olmasıdır.\n

\n

Fazıl Sayı hapse mahkûm ettiler ve cezasını ertelediler. Dediler ki, bir daha yaparsan misliyle çekersin. Fazıl Say misliyle çeker mi? O her yaptığı besteyle, her konseriyle misliyle utanç yüklüyor sıradanlığın üstüne. Biz de ya bu utanca teslim olacağız ya da hızla genişleyen sıradanlığa karşı çıkacak, hiç kimseyi ama hiç kimseyi teslim etmeyeceğiz üç beş kelimeyle düzen kuran muhafazakâr sahtekârlığa.\n

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları