Immobile’nin Beşiktaş’a gelişi Türkiye’de ve dünyada büyük yankı uyandırdı. Basın böyle şeyleri çok sever. İtalyanlar onu bundan böyle izleyemeyecekleri için çok üzgün. Arkasından adeta ağıtlar yakmışlar. Haber uydurmayı seven The Sun da “Dünya devleri peşindeydi o Beşiktaş’ı seçti” demiş. Peki neden acaba? Immobile ilk 11’de oynayabileceği takımı ve istediği koşullarda kontrat yaptığı için Beşiktaş’ı seçmiş olabilir mi mesela? Tamam İtalyanların çok sevdiği biri kendisi. Ama biliyorsunuz Avrupa kupasında İtalya Milli Takımı’nda kadroda yoktu. Gençleştirme ve yeniden yapılanma içinde olsalar da İtalya madem o kadar seviyor kendisini neden milli takıma almamışlar? Bir soru işareti daha. Belki de Ronaldo’nun düştüğü duruma düşsün istememişlerdir. 

Ronaldo’nun topçuluğunu kim tartışabilir ki? Fakat son turnuvada gördük ki 39 yaşındaki Ronaldo artık o Portekiz’i taşımıyor, Portekiz Ronaldo’yu taşıyor. Her şeye rağmen Immobile olayına yalnızca sahadaki performans olarak baktığımızda Süper Lig’de iş yapar gibi gözüküyor. Ama şöhretli de olsa 30’u aşmış topçuların fazla sayıda olmasının takımın fizik gücünü azaltacağını düşünüyorum. Günümüz futbolunda her şeyin öncesinde 90 dakika koşabilmek önemli çünkü. Ne var ki böylesi transferler taraftarı da mest ediyor. Öylesine bir koşullanma var çünkü bizde. Ne kadar isim transfer edersen o kadar iyisin. Yönetim olarak da o kadar iyisin. Medya bazında da iyisin. Kimse kulüplerin bu tarz transferlerle çıkılmaz bir girdaba sürüklendiğinin farkında değil. Beşiktaş’ın elindeki yabancı futbolcuların sayısının giderek artması, gelenlerin üstünden 3 ay geçtikten sonra ıskartaya çıkması, satacak kulüp bulunamaması, ancak nereyse bedavaya hatta üstüne para vererek kiralamalarla yabancı kadrosunun azaltılabilmesi gibi faktörler kimsenin umurunda değil. 

Bu arada Beşiktaş’la özdeşleşmiş bir isim Cenk Tosun’un Fenerbahçe’ye gidişiyle Immobile’nin Beşiktaş’a gelişinin tanıtımı aynı günde oldu. Beşiktaş’ta son sezon pek forma şansı bulamıyordu Cenk. Belli ki istediği koşulları Fenerbahçe’de bulmuş. Ne var ki bu transferi Beşiktaş’a ihanet gibi düşünen hatırı sayılır sayıda taraftar var hâlâ. Oysa ki ezeli rakiplerin formasını giymeyi reddetmek gibi şeyler çok eskilerde kaldı artık. Ne diyelim yolun açık olsun Cenk Tosun... İşin iyi bir tarafı ise Cenk’in 9 numaralı formasını gencecik Semih’in giyecek olması. Demek ki Semih satılmıyor. Ya da ciddi bir teklif gelmedi. Bence Beşiktaş için en güzel transfer haberi de bu...