Bir maç eksikle de olsa takımlar devre tatilinde. Hatta dinlenmeler bitti ikinci yarıya hazırlık çalışmaları başladı bile. Geçen 16 haftalık süreci değerlendirdiğimizde futbolun en büyük eksiği tribünlerin neredeyse boşalmış görüntüsü oldu. Bu nedenle ilk yarı en fazla konuşulan konu da ‘Passolig uygulaması ve Passolig’in bu sonuçtaki etkisiydi. Tüm suçu Passolig’e bağlayanlar oldu. Buna karşın bu sürecin çok eskiden beri başladığı ve Passolig’in de sürecin tuzu biberi olduğu yorumu yapanlar da az değildi. Ama hiç kimse futbolumuzun temel sorunlarına inmeyi ve çözüm üretmeyi denemedi. Futbolun giderek kalitesizleşmesinin üzerinde de kimse kafa yormadı. Devre arası en fazla konuşulan yine aynı konuydu; transferler. Yani yine bir-iki alınacak oyuncuyla takımların tüm sorunlarını halledeceğini hayal etme sürecindeyiz.

DUVARA TOSLADIK
Biz her ne kadar kendimizi her türlü değişime kapatmış olsak da duvara toslayınca şimdi bazı önlemlere zorlandık. Her şeyden önce kulüplerin hesapsızca yaptıkları harcamalara bir sınır konulması gerekiyordu. Bunu biz kendi kendimize yapmaya yanaşmayınca en sonunda UEFA’dan uyarı aldık. Bazı kulüplerimize transfer yasağı geldi bu yüzden. Bundan sonra bilançoların daha gerçekçi olması gerek. Aslına bakarsanız ‘Mali Fair Play’ kuralları hakkıyla uygulansa hemen hemen bütün kulüplere transfer yasağı konması gerek. Yani sorun ne kadar yabancı transferi değil, önce kulüplerin mali bakımdan dengeli bir yapıya kavuşması… İkinci dayatma bizzat futbolseverden geldi diyebiliriz. Tribünleri boşalttılar ve bu futbola, bu futbol anlayışına, bu futbol yönetim biçimine, kendilerini potansiyel suçlu olarak görenlere ‘hayır’ dediler. Futbolseveri kendi istedikleri gibi şekillendirmek isteyenler onları bir kuklaya dönüştürmek isteyenler, söyleyecekleri sloganları bile ellerine tutuşturmak isteyenler böylece gereken cevabı da almış oldu. Şimdi bir başka dayatma da sponsorlardan geliyor. En son Ülker gibi futbola büyük katkıları olan bir grup futbola desteğini çekeceğini açıkladı. Ve ne yazık ki bunun devamı da gelecek. Daha sırada yayın haklarından gelen paraların yeniden düzenlenmesi var. Artık kulüpler hiç emek vermeden kasalarına giren paralara güvenemeyecekler. Kendileri de üretmek zorunda kalacaklar. Hesapsız harcamalara son verecekler. Yani futbol dibe doğru daha da iniyor. Dibe tam vursa kurtulacak belki. Ancak futbolu yönetenler de harıl harıl dibi kazmakla daha derine inmekle meşgul.