Rusya, İran ve Türkiye'nin Önemi

10 Eylül 2012 Pazartesi
\n

\n

- Rusya, İran ve Türkiye, Batının Asya ile küresel güç paylaşımında ya da kavgasında çok kritik bir öneme sahiptirler.

\n

- Batı bu üç ülkeyi Asyaya kaptırırsa tarihi küresel egemenliğini kaybeder”.

\n

- BOP bir anlamda, Türkiye ve İranın denetim altına alınmasını ve Rusyanın nötralize edilmesini sağlamaya yöneliktir.

\n

- Kürdistan ve Suriye meseleleri Batı için bu bakımdan yaşamsal bir önem taşıyor.

\n

- Suriye düşerse hem Rusya hem de İran Ortadoğuda etkili olamazlar.

\n

- ABD ve AB Türkiye ile işlerini halletmişlerdir; ABD stratejik ortaklık adı altında Türkiyeyi Ortadoğu politikasının baş yardımcısı konumuna sokmuştur.

\n

AB ise Ankara ile imzaladığı tek yanlı anlaşmalarla bir anlamda onu himayesi (güdümü) altına almıştır.

\n

Daha önce Bıçak Sırtında birkaç defa yazdığım gibi Türkiye ABDnin, S. Arabistan ve Katardan sonra en başarılı olduğu bir ülke konumuna gelmiştir”.

\n

- Türkiyenin iç dinamiklerindeki faktörler bu nedenle çatışma halindedir. Yeniden yapılanmaen sancılı yıllarını yaşamaktadır.

\n

- Dış politikadaki zikzaklar, devlet kurumları arasındaki çelişki ve çekişmeler Türkiyenin ve bölgenin yeniden yapılandırılmak istenmesinin sonuçlarıdır. Aynen yıllar önce C. Ricein belirttiği gibi.

\n

Değişimin çelişkileri

\n

- Ankara, ABD, İsrail ve AB ile birlikte hareket etmekte ve onların bölge politikalarına her türlü desteği vermektedir.

\n

- Aynı zamanda Türkiyenin Rusya ve İran ile stratejik ortak çıkarları söz konusudur”. Asyada Çin ile de ticari olarak derin bağlar kurmaya başlamıştır.

\n

Küresel güçlerin Ortadoğudaki paylaşım kavgasında Türkiyenin bu görüntüsü ülke içinde, terörden mezhep kavgalarına kadar büyük sorunlar yaratmakta ve küresel güçlerin Kürdistan politikalarına yardım etmektedir”.

\n

Nitelik farkı var

\n

Türkiyenin Rusya, İran ve Çin gibi Asya büyükleriyle bugüne kadar gelişmekte olan ilişkileri şu özelliklere sahiptir:

\n

- Aşağıdan yukarı, doğal ve bölgesel gelişim sonucu ortaya çıkan gelişmelerdir.

\n

- Buna karşılık Ankaranın Batı merkezleriyle ilişkileri, yukarıdan aşağıya gelişen, politik tercihlere dayanan gelişmeler olmuştur”.

\n

Biri doğal entegrasyon diğeri yönetimsel entegrasyon özelliği gösteriyor.

\n

Ancak Tanzimattan beri oluşan Batıya yakınlaşma ve Batılılaşmaçabalarının Türkiyede iktisadi, kültürel ve günlük yaşama ilişkin pratik sonuçlarını da unutmamak gerekir.

\n

Daha da ötesinde Atatürk devrimlerinin ve yeni Cumhuriyette oluşturulmak istenen değerler sisteminin Avrupa (ve Batı) odaklı olduğunu görüyoruz.

\n

- Bir yanda Batı demokrasisine ve değerler sistemine ulaşma çabaları vardır.

\n

- Öte yanda Avrupalı işgalcilere karşı kurtuluş savaşı vererek ortaya çıkan Cumhuriyetin varlığı (ve devamı) söz konusudur.

\n

19. yüzyılın başından beri yaşanan bu toplumsal çelişkiler 2000li yıllarda ilginç bir biçimde örtüştürülmeye başlandı; İslamcılık ve Batıcılık ilginç bir ortak zemin oluşturmuşlardır”.

\n

Ancak bu örtüşme ve ortak zemin Türkiyenin siyasi, sosyal ve kültürel yapısının tamamen değiştirilmesini öngörmektedir.

\n

Yaşanan çelişkiler ve terör bu sürtüşmenin sonuçlarıdır.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları