Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

NATO toplantısı öncesinde ABD ve Türkiye’nin ‘gereksinimleri’

08 Haziran 2021 Salı

- Erdoğan ve Biden için gereksinimler demek yanlış olurdu: ABD ve Türkiye arasındaki “rejim farkı” bunu engeller ama bizim tarafta “Erdoğan (ve AKP) gereksinimleri” demek yanlış sayılmaz.

- Çin’in ekonomik ve siyasal olarak gücünü yükseltip ABD’ye yetişmesi, ABD’nin küresel ve bölgesel önceliklerini değiştirdi: ABD artık ne küresel olarak bir numara ne de Batı’nın mutlak tek egemen gücü, özellikle de 2008 ekonomik krizinden sonra.

- Biden’ın yeni takımı, “yumuşak gücü” vitrinde pazarlamasına karşın hem küresel hem de bizim bölge açısından “sert gücü” belki de artırarak kullanmak durumunda: “yeni Çin” ve Rusya (Putin) faktörleri öne çıkıyor.

Baltık’tan Karadeniz’e, Doğu Akdeniz’den Hint ve Pasifik denizlerine uzanan hatta Türkiye de odak noktasında yer alıyor.

Biden, Çin ve Rusya’ya karşı Avrupa Birliği ile, Trump’tan farklı bir tutum içinde: ABD-AB yakınlaşmasını artırarak küresel (ve bölgesel) boyutta avantajını kaybetmemek çabasında. Bu nokta, Türkiye’yi ABD ve Biden yönetimi için, “feda edilemez, bırakılamaz, kontrol altında tutulması gereken”! bir duruma getiriyor.

Ancak bugünkü koşullar, eski Soğuk Savaş sürecinden çok farklı: o dönemde Sovyetler Birliği’ne (ve komünizme) karşı bir sürecin içinde idik. Bugün ise Ankara’da, “her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak” güdüsüne odaklanmış bir siyasal İslamcı iktidar söz konusu. ABD için, geleneksel “himayeci” duruşunu sergilerken radikal siyasal İslam sürprizlerini de kabullenmek durumunda.

Her ne kadar, Türkiye’de Gülen cemaati kanalı ile “dincilik ve himayecilik öğeleri” bütünleştirilebilmiş olsa da kimi denetlenemez riskler her zaman geçerli olabilecektir.

Ancak NATO zirvesi öncesinde Biden (ve ABD) yönetiminin elinde, Erdoğan ve AKP çevrelerine karşı olağanüstü kozlar (ve dosyalar) söz konusu. Ve karşılarında, iktidarda kalmak için “her türlü olanağı kullanmaya hazır” bir tek adam yönetimi söz konusu.

İşin “ayrıntılarında”, S-400’lerden F-35’lere, Doğu Akdeniz’den Karadeniz’e pek çok konu başlığı bulunsa bile “stratejik açıdan mesele oldukça basit!” bir pazarlık hesabı söz konusu.

Erdoğan’ın ABD’ye (ve Biden’a) karşı elinde kullanabileceği bir pazarlık kozu yok, “tek adam rejimi bu sonuca götürmüş Biden için” anlaşmak kolay olacak.

İşin “teferruatında”, S-400’lerin nasıl rafa kaldırılacağı, F-35’lere dönüş gibi oyunların nasıl oynanacağı görüşülürken “esas stratejik sonuçlar” belki de hiç açıklanmayacak.

Montrö Anlaşması’nın sulandırılmasından doğal güzelliklerimizin dünya şirketlerine pazarlanması, A’dan Z’ye yaşanan uygulamalar ortada iken NATO toplantısında hangi “ulusal çıkar pazarlıkları” söz konusu olabilir ki!

Bugüne kadar A’dan Z’ye uygulamalara bakın: dış ticaret politikalarından özelleştirmelere ve yabancılara satılan şirketlere göz gezdirin: sonra da NATO zirvesinde nasıl bir pazarlık yapılabileceğini düşünün.

İyimser olabilmek için “ulusal çıkar öğeleri” ile “siyasal irade” arasındaki örtüşme ve zıtlaşmalara bakmak gerekir.

Zorla sürüklendiğimiz tek adam rejimi, toplumdaki kutuplaşmaları kemikleştirmiş: ulusal yararlar ile siyasal irade arasındaki bütünleşmelerin ortadan kalkmasına yol açmış. Ulusal demokratik cephede birleşmeyi muhalefetin hâlâ görememesi çok acı.

Sorunun özünde de siyasal İslamcı güdüler ile demokrasi ve ulusal çıkarlar arasındaki çatışmalar vardır.(*) NATO toplantısında nelerin nasıl pazarlık edilebileceği hiçbir zaman tam olarak söylenmeyecektir.

El âlemin Kore Savaşı’na bizim asker göndermemizde yaşadığımız gibi; 1989’da AB, Özal’ın 1987’de yaptığı tam üyelik başvurusunu reddedince, Başbakan’ın “AB bizi içine almasa da Gümrük Birliği’ne gireceğiz”: yani AB medeni nikâhı kabul etmese de kuma olmaya razıyız duruşunda olduğu gibi. NATO zirvesinden ne bekliyorsunuz ki? Belarus’a Türk askerlerinin gönderilmesini mi…

***

Bu arada, Bodrum’da sevgili Fatih Bozoğlu’na, giriştiği basın yarışında başarılar dilerim.

(*) Yazamadıklarımı Şimdi Yazdım, syf 54, Tarihçi Kitapevi, 2021.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları