Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Arsenik’ten ‘ahududu’ya Türkiye’nin halleri...

24 Eylül 2019 Salı

Bugün yerinde yeller esen Tepebaşı’ndaki eski şehir tiyatrosunda Münir Özkul’un “içmeee” diye, Arsenik oyunundaki haykırışını hayatım boyunca hiç unutmadım.
Teyzelerinin misafire ikram ettiği şurubun içinde öldürücü arsenik vardı. Sonra nedense “Arsenik” yerine “Ahududu” adı verilerek yıllar sonra yeniden oynandı. Arsenik “Ahududu” yapılmıştı, orijinal zehir adı, “ahududu” kandırmacasına dönüştürülmüştü.
Bana bugün yaşamakta olduğumuz “ahududu pazarlamalarını” anımsatıyor. “Arsenik”ten “ahududu”ya yabancı yatırımlardan “siyanüre”! Bugün de siyanürlü “altın”, ahududu oyununu oynayarak sürdürülmektedir. Dün Münir Özkul’un attığı “içmeee” çığlıklarını bugün aklı başında insanlar, çevreciler, ağacı, doğayı, insanlığı, ulusal çıkarları, uygarlığı seven yüz binler, milyonlar atıyor. Ama “siyasiler” kulaklarını kapatıyorlar, hâlâ içirmeye çalışıyorlar...
- “Piyasalaştırıyoruz”, özelleştiriyoruz diye ormanlardan nehirlere, Türkiye’nin içini boşaltıyorlar.
- Uzun yıllardan beri, Atatürk döneminden başlayarak Devlet Planlama Teşkilatı dönemi (DPT) boyunca yapılan kamu yatırımları yalnız devletin değil, ülkenin de elinden çıkarılıyor.
- Uluslararası tekeller (ve arkasındaki devletler) Türkiye’nin geleceğine egemen hale getiriliyorlar. Son 16 yılda “özelleştirilen” kamu yatırımlarına baktığımızda devletin boşalttığı alanların, yabancı tekeller ve yeni ithalat faturaları ile doldurulduğunu görüyoruz.
- Devletin yatırımlarının ve kurumlarının çekildiği Anadolu’da işsiz kalan nüfus hızla arttı. Bunlar ya büyük kentlere “kaçıyorlar”, ya da PKK’nin ve “dinci” örgütlerin himayelerine sığınıyorlar. Devlet kurumları gidince, terör örgütlerinin önü açılıyor, işi kolaylaşıyor.
- Sonra da “analar ağlamaya başlıyorlar”, bağırları yandığı için.
Münir Özkul, bugün aynı oyunu oynasaydı acaba nasıl bir çığlık atardı? Dün Tepebaşı Tiyatrosu’nun o tarihi binasında oynanan “trajikomik” oyun, bugün doğayı yok eden, ulusal çıkarları göz göre göre zayıflatan bir biçimde yürütülmektedir.
Dün Avrupa emperyalizminin çökmekte olan Osmanlı’nın ümüğünü sıkarak kurduğu “Düyunu Umumiye” bugün yeniden tekrarlanmaktadır: devlet borçlarının “yürütülmesi” için yeni bir örgüt bile kuruldu. Adeta Münir Özkul’un dünkü çığlığının bugünkü toplumsal koşullara yansıtılması gibi...
Tepebeşı’ndaki tarihi tiyatro binası yandı, kül oldu. Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi yıkıldı. Ve Münir Özkul’un Arsenik’teki çığlıkları sürüyor. Yalnız belleklerde değil, sokaklarda, meydanlarda. Altına hücum edenlere karşı “siyanüre hayır” haykırışı sürüyor. Münir Özkul bugün de “satma, kesme, yıkma” diye haykırıyor sanki...
Aziz Nesin, Haldun Taner, Turhan Selçuk, Münir Özkul ve Levent Kırca’lar Türkiye’nin toplumsal yapısındaki çelişkileri ve faşizan gelişmeleri en çarpıcı bir biçimde yakın tarihimize “mıhlamışlardır”.
Ne yazık ki süreç bugün de yürüyor, 15 Temmuz’dan önce de sonra da...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları