Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

AKP’nin ‘göçmen politikası’ mı?

26 Nisan 2022 Salı

AKP iktidarının sığınmacı (ve göçmen) politikası dünyadan olağanüstü bir ayrıcalığa sahip:

- Güvenlik, ekonomi, siyaset alanında Türkiye’nin ulusal çıkarları açısından en zararlı unsurlara 2011’den beri kapıları sonuna kadar açtı:

- Buna karşılık Türkiye’nin ulusal ekonomik, bilimsel ve kültürel alanda en değerli yetişmiş ve yetişmekte olan “insan gücü ve potansiyelini” yurtdışına gitmeye, kaçmaya mecbur bıraktı: hatta teşvik eder hale geldi.

Cumhuriyetimizin kuruluş ve gelişme yıllarında Avrupa’dan Türkiye’ye, yetişmiş insan gücü geldi. İktidar bunları özellikle davet ediyordu. Çoğu da Türk vatandaşı oldular. Bugün ise Türk vatandaşlığı, ne idüğü belirsiz yabancılara -Arap ağırlıklı olarak- satılır hale getirildi.

Özellikle 2011’den itibaren, Türkiye’nin ulusal çıkarları ile taban tabana zıt bu uygulamalar neden yapılıyor, amaç ne?

Ülkeyi “Ortadoğululaştırmak”, siyasal İslamcı bir zemine oturtmak mı? Yaklaşan seçimlerde yapay bir biçimde, yandaş bir zemine oturtmak mı? Kozmopolit bir sosyopolitik ve sosyokültürel yapıya giderek Cumhuriyet felsefesinden ve çağdaş demokratik değerlerden uzaklaşmak mı? ABD ve AB’nin gözünde öne çıkmak için, “Ortadoğu’dan Avrupa’ya ve Batı’ya göçü biz önlüyoruz” diyerek siyasal destek sağlamak mı? Aynen “çöp ithalatında” olduğu gibi, onları rahatlatmak mı?

SON 11 YILIN FATURASI

1- İçeri alınan her bir sığınmacı (ve göçmen), bir Türk vatandaşının daha işsiz kalmasına yol açtı.

2- Zaten ekonomik kriz içindeki Türkiye’de, Türk vatandaşına verilecek destek, yabancılara verilmeye başlandı. Çiftçiden memura herkes ekonomik kayba uğradı.

3- Türkiye’nin ulusal siyasi, sosyal ve ekonomik bütünlüğü bozulmaya, dağılmaya ve parçalanmaya başladı.

4- Tüm Güney sınırlarımız, “potansiyel bir siyasal tehdidin içine sürüklendi”. Araplaşma ve yabancılaşma yerel yönetimlerde öne çıktı.

5- Sevr’i yırtıp atan ve Lozan’ı getiren Türkiye Cumhuriyeti tekrar, “Sevr sevdası güden yabancı odakların ilgisini çekmeye başladı”. BOP ile yürüttükleri süreç, AKP’nin “yanlış sığınmacı ve göç politikası sonucu” tekrar devreye sokuldu. Sığınmacılar (ve göçler) yolu ile “ülkenin içerden işgali” kimilerinin gündemine sokuldu.

İstanbul Üniversitesi’ndeki 55 yıllık akademik hayatım boyunca, 1979-2007 arasında da Avrupa ve Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nin başkanlığını yürüttüm. 1960’larda başlayan ve 25 yıl süren Türkiye’den Almanya’ya (ve diğer Avrupa ülkelerine) düzenli ve programlı göç hareketinin içinde oldum. Bu konuda 10 dolayında da kitap yazdım.

Örneğin Almanların “işgücü kabul ederken” ne kadar titiz, ne kadar hesaplı: kendi ulusal çıkarlarını nasıl ön plana alan uygulamalar yaptıklarını fiilen sahada yaşadım.

Bir de bugün AKP iktidarının, özellikle 2011’den itibaren nasıl bir yanlışlar yumağının içine savrulduğunu: Türkiye’nin ulusal çıkarlarına nasıl zarar verdiğini gözledim. Sorunun temelinde demokrasinin bulunmaması yatmaktadır. Bu yüzden de iktidardakilerin çıkarları ile ulusal çıkarlar çatışmaktadır.

Gelmekte olan seçimler bu yolun sürdürülüp sürdürülmemesinin sonucunu ortaya çıkaracaktır.

***

Bu arada, Devrekli bastoncu dostlara teşekkür ederim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları