Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Yeni Rüzgârlar'

01 Haziran 2011 Çarşamba
\n

İspanyaya, Yunanistan da katıldı geçen hafta. Pazar günü, Atina, Madrid, Milano, Paris, Londra ve yaklaşık 100 Avrupa kentinde protesto gösterileri vardı (Athens News). The Independent, Londrada 15-16 yaşında gençlerin dahi protesto gösterilerine katıldığını aktarıyordu.

\n

Öfkeleniniz başlıklı kitapçığın Avrupa çapında milyonlarca satması yeni rüzgârların habercisiydi. Mısır, Tahrir Meydanı herkesi heyecanlandırdı, kitle eyleminin gücüne olan güveni tazeledi. Artık her meydan Tahrir Meydanını yansıtıyordu. Öfkenin artık bir simgesi de vardı...

\n

Rüzgârlar öfkeyi düzenin \t\t\tdışına taşıyor

\n

Yaklaşık beş yıldır bir mali krizden bir türlü çıkamayan dünya ekonomisinde koşullar yeniden bozulmaya başlıyor. Bu sırada Avrupada gençler ve halkın giderek genişleyen bir kesimi, bankacıları uluslararası mali sermayeyi kurtarmanın yükünü sırtlarına yıkmaya çalışan hükümetlerin, sağlı solludüzen partilerinin (artık düzen partileri kavramını yeniden kullanmaya başlayabiliriz) ekonomik programlarına karşı öfkeyle sokaklara dökülüyor, meydanları dolduruyor.

\n

Meydanları dolduranlar gerçek demokrasi, taleplerini dile getirdikçe düzenin sınırlarını aşmaya başlıyor. 19. yüzyılın başında liberal demokrasiye karşı şekillenen sosyal demokrasinin hemen ekonomi politiğin eleştirisini gündeme getirmiş olması gibi...

\n

Meydanlardakiler, taleplerini ifade edecek siyasi programları, hareketi ifade edebilecek yeni örgütsel yapıları bizzat hareketin içinden yaratmaya çabalıyor. Siyasi partilerin ve sendikaların meydanlara uyum sağlayamamış olması, bu yeni muhalefet dalgasının”, “mantığının”, arayışlarının hem düzenin hem de düzenin geleneksel muhaliflerinin oluşturduğu yapınınsınırlarını zorlamaya, kapitalizmin geleceğini sorgulamaya başladığını da gösteriyor.

\n

Meydanlardakiler tam olarak ne istediklerini bilmiyor. Ama ne istemediklerini çok iyi ifade etmeye başladılar. Bir negatif diyalektik ve olumsuzlama”, “katılmama arzusu durumuyla karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor. Meydandakilerin, olumsuzladıkları her şey, bu olumsuzlamanın kapitalizmin ekonomik mantığını (“kâr makinesi”), bunu yeniden üreten siyasi yapıyı (yönetimi seçkinlere teslim eden parlamenter demokrasiyi), kitle inisiyatifini sınırlayan bürokratik, merkezi siyasi örgütlenmeleri ve sendikaları hedef aldığını gösteriyor.

\n

Bu olumsuzlamanın (negativity) ne zaman ve nasıl bir yükselterek aşmaya (aufhebung) dönüşeceğini, hatta dönüşüp dönüşemeyeceğini bugünden bilmek olanaklı değil. Ancak bu hareketlere ve meydanlara, kendiliğinden hareketler, dolayısıyla, tarihin maddesi, yeni olasılıkları gündeme getiren bir durumun yaratıcısı olarak bakarsak, bilincin (öznenin) önemini, siyasetin ama daha önce felsefenin görevlerini düşünmeye ve omuzlamaya başlayabiliriz.

\n

Gürültüden uyananlar \t\t\tve uyanamayanlar

\n

Porte del Sol meydanında, üzerinde Yunanlılar bize, gürültüyü kesin bizi uyandıracaksınız diyor yazılı bir pankart varmış (Kathimerini 25 Mayıs). Gerçekten de Yunanistanda gençlik, çalışanlar, halk, bir süre muhteşem bir direnişle kemer sıkma politikalarına karşı tüm Avrupa halklarına umut verdikten sonra siyasi partilerin, sendikaların durumu kabullenmeye başlamasıyla, medyanın şiddet olaylarını çarpıtmasıyla, abartmasıyla umutlarını yitirmiş ve evlerine dönmüştü.

\n

İspanyadan gelen rüzgârlar, Yunanistandaki isyan ateşini yeniden alevlendirdi. Salı ve çarşamba günü başlayan hareketlenme giderek yoğunlaştı, polis de gönülsüz bir müdahale denemesinden sonra duruma teslim oldu. Öfkecuma günü parlamento binasının önündeki Syntagma Meydanını doldurmaya başladı. Pazar günü Yunan basını meydandakilerin sayısının 100 bine ulaştığını aktarıyordu. Yunan basını da gururla Avrupada yüz kentte benzer eylemlerin yapıldığınıvurguluyor. İnsan düşünmeden edemiyor. Avrupa Birliği sürecinde tüm çabalara karşın yaratılamayan Avrupalılık ruhunakarşı sakın bu öfke, olumsuzlama ve isyan yaratmaya başlamış olmasın?

\n

Yunanistan halkı uyandı ama düzenin iktidarı da muhalefeti de hâlâ uyuyor. Başbakan Yardımcısı Pangalos geçen hafta Ethnos gazetesine verdiği bir demeçte, Bu ideolojisi, örgütlenmesi olmayan bir hareket, yalnızca tek bir duyguya, öfkeye dayanıyor diyormuş. Pangalosu, Heiddegerin, en ufak hışırtıya tepki verirken yanında patlayan tüfeğin sesini, tüfek onun dünyasına ait olmadığı için, duymayan kertenkelesine benzetebiliriz. Yapıyaait olan bu adamın yapıya sığmayan bu öfkenin arkasındaki bu düzen çürüdü!, bize hizmet etmiyor bilgisini, 100 bin insanın nasıl olup da evlerinden çıkıp meydana gelebildiğini anlaması zor. Sendikaların ve sol (komünist, sosyalist) partilerin de bu kalabalıkların neden onların bayrakları altında yürümediğini...

\n

Geçen hafta cuma günü yüz binlerce Mısırlı, ikinci devrim talebiyle, Mısır devrimi bitmedi sloganıyla Tahrir Meydanındaydı. İlk turda devrime ihanet ettikten sonra cuntanın eteğine yapışan Müslüman Kardeşler bu kez daha baştan Tahrir Meydanının karşısında tavır alıyor; meydandakileri komünistler”, “laikçiler”, “bunlar halka karşı nitelemeleriyle, orduya hedef gösteriyorlardı. Eşyatabiatına uygun davranıyordu, ama yeni rüzgârlarda esmeye devam ediyordu...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları