Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ya Umduğunu Bulsaydı?

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Başbakan, ABD gezisinde umduğunu bulamamış. İtiraf etmeliyim ki içim rahatladı. Ya umduğunu bulsaydı?
AKP liderliğinin Ortadoğu’nun adeta bir kaleydoskop gibi en ufak sarsıntıda yeniden şekillenen nesnel koşullarını, bu koşulların içerdiği çelişkileri anlamakta yetersiz kaldığı ortada. Daha 2007 yılında, büyük bir bölgesel krize Türkiye hazırlıksız yakalanacak diyorduk. Arap isyanları, Mısır, Libya, nihayet Suriye derken, AKP bölgenin kaygan kumlarına saplandı; eğer Başbakan “
umduğunu bulsaydı” batmaya başlayacaktı.
II. Cenevre Konferansı olasılığı üzerinden diplomatik çözüm arama çabalarına rağmen iyimser olmak zor. Bu diplomatik çabalar bir mayın tarlasını geçmek için atılan ilk adımlar.
AKP’nin, “
umduğunu bulamamış”, alanı “büyüklere terk etmeye zorlanmış”, “ortada bırakılmış” olma. uluslararası düzeyde iktidarsızlığının ayırdına vardırılma durumunu yadsıyarak ülkeyi daha büyük krizlere sürükleme olasılığı da vardır.

\n

Bir daha döndü kaleydoskop...

\n

AKP, Suriye hesabını yaparken Esad rejiminin, siyasi, askeri özelliklerinden, arkasındaki sınıflar dengesinden habersiz, bölgenin geleceğini belirleyeceğini varsaydığı bir kamplaşmada yerini alıyor: Bu bir tarafta ABD-AB-Sünni İslam, hatta İsrail; öbür tarafta İran, Hizbullah, Rusya, Çin. AKP, Libya’da yaşananların ışığında, bu kamplaşmaya dayanarak Suriye’de hızla sonuca ulaşılabileceğine inandı. Davutoğlu da zaten, hegemonyacı güce dayanarak güç yansıtılabileceğini söylemiyor muydu?
Ne ki, Libya deneyiminin arkasından, özellikle Suriye iç savaşının başlamasıyla bu kamplaşma denklemi, Batı açısından yeni boyutlar kazanarak daha da karmaşıklaştı. Bu kamplaşmaya, hızla yükselen
Selefi- El Kaide türevi, cihatçı İslam hareketleri de eklendi. Böylece iki boyutlu siyasi alan, yerini üç boyutlu bir uzama bırakmaya başladı.
Bu uzamda, radikal İslam kaygısı, Rusya ve ABD’yi birbirine yakınlaştırıyor, Katar ve Suudi Arabistan arasında çekişmelere yol açıyordu. Radikal İslama karşı antidot olarak ortaya çıkmış, Batı’dan destek almış AKP’nin ve Müslüman Kardeşler’in, bu kesimlere verimli topraklar sunduğuna ilişkin kuşkular hızla artıyordu.
Kaleydoskop dönmeye devam ederken gelen son haberlere göre, bir taraftan Suriye’de silahlı muhalefet, hem rejimin saldırılarında kayıp veriyor hem de El Nusra’ya kadro kaybediyor; diğer taraftan Irak El Kaidesi lideri
Bagdadi ve El Zavahiri aynı anda birer ültimatom yayımlayarak, savaşçı güçlerin El Kaide’de birleşmesini istiyorlar. Suriye’de savaşan El Nusra’yı hem Irak’a hem de uluslararası El Kaide projesine bağlayacak proje, Nusra lideri Golani tarafından reddediliyor. Irak El Kaidesinin lideri, yüze yakın askeriyle, sorunu çözmek için Suriye’ye geçiyor (Al Monitor, 19/05).
II. Cenevre Konferası’na, Müslüman Kardeşler katılacaklarını açıklarken muhalefetin El Nusra ve El Kaide kanadı katılmayacaklarını, hatta yabancı güçlerin Suriye’ye girmesi halinde onlara karşı savaşacaklarını açıklıyorlar (
Al Awsat, 19/05).
Şimdi Reyhanlı’da “
maliyetine katlanmak zorunda” olduğumuz söylenen durumun vahametini görebilmek için “başbakan umduğunu bulsaydı?” yaşanabilecekleri hayal etmeye çalışalım.
Türkiye ordusu bu haliyle, Suriye’ye girerek El Nusra gibi örgütlerle el ele Suriye güçlerine, belki Hizbullah ve İran kaynaklı milislerle savaşmaya başlıyor. Bu savaşa bağlı olarak sınır fiilen ortadan kalkıyor. Bu grupların Türkiye’deki etkinlikleri derinleşiyor. Türkiye’nin iç etnik-dini dengeleri altüst oluyor. Yabancı sermaye kaçmaya başlarken, Kürtler kendilerini bu çok taraflı savaşın ortasında buluyorlar. NATO ve ABD, Rusya’dan son parti füzeleri de alan Suriye hava savunmasına karşı havadan korunaklı koridor kurmak için ülkeyi cehenneme çevirmeye başlıyor, sığınmacı sorunu daha da büyüyor. Lübnan’da Hizbullah’ı meşgul etmek amacıyla bir iç savaş tetikleniyor. Irak- Suriye sınırları ortadan kalkıyor. Bu sırada İsrail “
roketler, kimyasal silahlar” kaygısıyla devreye girince, herkesin herkesle karşı savaştığı bir durum oluşuyor.
Bu senaryo nasıl sonlanır? Sizi bilmem ama benim aklıma bir Anglosakson çocuk tekerlemesi geliyor:
“Humpty Dumpty (bir yumurtaya benzer-EY) duvarın üzerine oturdu/ Humpty Dumpty hızla düştü üzerinden duvarın/ tüm atları, adamları Kralın / parçalarını toplayıp onaramadı...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları