Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘İslamofobi’nin Bazı ‘Faydaları’

21 Ocak 2015 Çarşamba

“İslamofobi”, “postmodern” zamanlarda kimlik siyasetinin yaygınlaşmasına paralel olarak üretilen, hemen ırkçılıkla eşanlamlı olarak kullanılmaya başlanan bir kavram.
Charlie Hebdo, Koşer süpermarket saldırılarından sonra oluşan tepkilere karşı, “Aman İslamofobi yaparak ırkçıların ekmeğine yağ sürmeyelim” uyarısı yaygın biçimde gündeme geldi. Bu uyarıda bir haklılık payı var ama, dikkatle bakınca, “İslamofobi” kavramının, ırkçılara hizmet etmekten öte, ilk anda dikkat çekmeyen başka işlevlerinin olduğu da görülebiliyor.

‘Double coding’ ve fazlası..
“İslamofobi”, postmodernizmle birlikte ideoloji-kritik alanına, yapısöküm pratiği bağlamında giren “double coding”e (iki farklı anlama birden açık olma) çok güzel bir örnek oluşturuyor, hem de fazlasıyla.
“Batı”da egemen dinin İslamdan başka bir şey olduğu, göçmen işçilerin ırkçı gözlerin bakışları altında yaşadığı toplumlarda, Müslümanlar da bu toplumlara genellikle göçmen işçi olarak geldiklerinden, “İslamofobi” kavramının “double coding” özelliği ve “diğer faydaları” görülemiyor. Ancak bu kavram, egemen dinin İslam ve yerli nüfusun Müslüman olduğu bir yerde kullanıldığı anda “double coding” özelliği ve “diğer faydaları” hemen ortaya çıkıyor.
“Double coding”, “İslamofobi”nin hem İslam (bir dini-ideolojik-kültürel sistem) korkusuna, hem de bu dini benimseyen insanlardan korkma durumuna, aynı anda ve bu ikisi arasında bir ayrım gözetmeden işaret ediyor olmasından kaynaklanıyor. “Fazla” ise bu korkunun bir “fobi”, belli psikolojik nedenlerden kaynaklanan yersiz, marazi bir korku olduğunun ileri sürülmesiyle ilgili.
Karşımızda hem bir kutsal tanımı -ahlaki buyrukları, yaşam tarzı kuralları, bunlara uymayanlara ilişkin yaptırımları olan bir simgeler sistemi (din) var, hem de iki farklı insan grubu olarak düşünülebilecek Müslümanlar var.
Bu insan gruplarından biri bu tanıma, buyruklara, kurallara ve yaptırımlara ilişkin bilgileri üreten, koruyan, yayan; bu işlevlerinden dolayı siyasi ekonomik güç elde eden entelijansiyadan oluşuyor.
İkinci gruptaki insanlar bu bilgiyi paylaşıyor, tüketiyor, ancak yaşam faaliyetleri bu bilgi üretim-yayma etkinlikleri kapsamına girmiyor. İkinci grubu da sınıfsal özelliklerine göre yeniden tanımlamak, sınıflandırmak olanaklı, hatta gerekli.
Böylece “double coding” iki farklı korku kaynağına ve biçimine açılıyor.
I- Bir dinin, buyruklarından, kurallarından, bunlara uymayanlara ilişkin yaptırımlarından kaynaklanan bir korku. Bu korku o dini benimseyenler kadar benimsemeyenler arasında da görülebilir. Bu korkunun maddi zemini, rasyonel kökleri vardır. Bu nedenle İslam dininden korkmak, inananlar ve inanmayanlar için bir fobi değildir. Bu inananlar için hem bu dünyada hem de “öbür dünyada” sonuçları olan, inanmayanlar için ise gerçeklikte karşılığı olan bir korkudur. Bu korkunun bir boyutu daha var. O da bu dinin entelektüellerinin, ekonomik, siyasi iktidarlarını artırdıkça, dinin buyruklarını, kurallarını ve yaptırımlarını kendi yorumlarına göre topluma dayatmalarına ilişkindir. Bu da maddi temeli olan gerçek, haklı bir korkudur.
II- Müslümanlardan korkmaya gelince, karşımızda, çok farklı toplumlarda, çok farklı tarihsel-kültürel etkiler, ekonomik-siyasi dinamikler altında şekillenmiş, farklı kişisel tarihler yaşamış, toplumda ekonomik, siyasi ve cinsiyete ilişkin güç ilişkileri karşısındaki konumları birbirlerinden çoğu zaman dağlar kadar farklı, hatta uzlaşmaz bireylerden oluşan bir küme var. Bu küme içinde, her biri “kutsalı”, farklı biçimlerde içselleştiren bireylerin hepsini birden hedef alan “evrensel” bir korku, tanımlanabilir bir maddi zeminden yoksundur. Bu korku, bilinçdışından gelen bir semptom dolayısıyla, kolaylıkla ırkçılığa dönüşme olasılığı çok yüksek bir fobi oluşturur
“İslamofobi” kavramını, bu özelliklerini yadsıyarak kullanmak, Nijerya’dan Kobani’ye, Paris’ten Musul’a oluşan vahşetin söylemini, pratiğini üreten, bu pratiği savunan bir insan grubunun, eleştiriler karşısında, bu vahşetin hedefi olanların arkasına saklanmasına fırsat tanıyor. Böylece gerçek korkuyu üretenlerle, “Müslüman fobisi” olan ırkçılar arasında birbirini destekleyen bir ilişki, hatta bir suç ortaklığı oluşuyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump! Nasıl yani? (2) 14 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları