Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Greatest Nation On Earth'
Obama’nın Boston’daki bombalardan sonra yaptığı konuşmada Amerika’nın “dünyanın en büyük (great: Zenginliğinden çok, ahlak, erdem, kültür gibi özelliklerinden dolayı-E.Y) ulusu” olduğunun yine vurgulanması anlağımda tedirgin edici yankılar uyandırdı. \n
\nBiri kalksa, “Türkiye dünyanın en büyük (great) ulusudur” dese ona hemen milliyetçi faşist damgası vurulur. Ama kimsenin aklına Obama’yı böyle suçlamak gelmez. ABD’nin büyüklüğü genel kabul gören bir kanaattir; adeta, diğer göstergelere anlamlarını kazandıran bir “ana gösterge”. \n
\nPeki, bu “büyüklük” iddiası sarsılmaya, “ana gösterge” etkinliğini kaybetmeye başlarsa, bu genel kabul gören kanaate dayanan anlatılara, bu anlatıların şekillendirdiği öznelliklere ne olur?\n
\nBu soru giderek daha büyük bir önem kazanıyor. Çünkü, 11 Eylül 2001’de başlayan imparatorluk macerası, kültür endüstrisinin Amerikan halkına, dünya halklarına vaat ettiklerini gerçekleştiremedi. Bu “büyüklük” sergilenemedi, kanıtlanamadı. Onun yerine rakipsiz yıkım gücünün arkasındaki ekonomik, siyasi, kültürel, hatta ahlaki zaaflar gözler önüne serildi. \n
\nABD halkının ortak bilincini şekillendiren, popüler kültürde, sermayesini burada tüketilen ürünlerde değerlendiren kültür endüstrisinde gözlemlediğim bazı gelişmeler, bana “ana göstergenin” etkinliğini kaybetmeye başlaması karşısında çaresizliğin yarattığı bir toplumsal travma ile karşı karşıya olduğumuzu düşündürüyor. ABD film ve televizyon sektörü, bu travmaya yol açan olayı, işleyerek çözümlemeye, tabii sermaye birikimine çevirmeye çalışıyor.\n
\n‘Olympos yıkıldı’\n
\n“Ana göstergenin” etkin bir biçimde işlediği dönemde, bu “büyüklük” Hollywood’da kısaca şöyle bir denklemle üretilirdi: Amerika, “en büyük ulus” olarak uygarlığın ulaştığı en yüksek noktayı temsil eder. Bu ulusa yönelik tehditler, uygarlığa yönelik tehditlerdir. Bu tehditlerin, filmlerde ABD toprağında sahnelenmeleri doğaldır. Bu tehdit Amerikan popüler kültürünü temsil eden eli silahlı bir birey-kahraman tarafından giderildiğinde ABD dünyayı kurtararak “büyük ulus” olma durumunu bir kez daha kanıtlar. \n
\n“Ana gösterge” etkisini kaybetmeye başlayınca, uygarlığı kurtaran senaryoların yerini uygarlığın, dolayısıyla ABD’nin sonunu hayal eden senaryolar almaya başladı. Bu bağlamda en az ağrılı, egemen sınıfları en az tehdit eden senaryolar, açıklamaları dışsal nedenlere dayandırılabilenlerdir. Akla önce doğal felaketler gelir. Ama dini paradigma içinde bu kaçınılmaz olarak bir içsel nedene, günaha karşı cezaya bağlanır, “ağrıyı” azaltmak yerine, egemen sınıfları mercek altına alır. \n
\nİkinci senaryoda, dışsal etken, bu uygarlığın tarihine bakarak, örneğin Avrupa uygarlığı tarafından, daha az gelişmiş İnka, Aztek, Maya toplumlarının imha edilmesinin anılarından hayal edilebilir. Avrupa uygarlığının yerini de binlerce ışık yılı uzaktan gelebilen uzaylı işgalciler alır.\n
\nABD hegemonyasının güçlü dönemlerinde, filmlerde bu işgalciler, “komünist” tehdidi temsil ederlerdi, ima edilebilirlerdi. Geri bıraktığımız birkaç yıl içinde “Dünya Durduğu Zaman” (When the Earth Stood Still), “Los Angeles savaşı” (Battle of Los Angeles), “Gök Çizgisi” (Sky Line), “Taşıyıcı” (Host) gibi filmlerde, “V” (Visitors), “Yıkılan Gökler” (Falling Skies) gibi televizyon dizilerinde farklı bir kurguyla karşılaşıyoruz.\n
\nİşgalcilerin, şakayla karışık, inandırıcı olmayan bir yolla yok edildiği, ID4 (Independence Day) filminden sonraki yapımlarda, artık yenilgi, sömürgeleştirilme, “jenosit” senaryoları işleniyor. Geçen haftalarda, vizyona giren “Karanlık Gökler” (Dark Skies) filmi çoktan işgal edildiğimizi, deney hayvanlarına çevrildiğimizi, çaresizliğimizi anlatıyor: Buradalar, gelip alıp götürürler, yapacak bir şey yok!\n
\nBu kez uzaylılar neyin metaforu diye soracak olursanız, “uygarlığın iflasının, bu iflasa karşı halkın suçlayıcı bakışlarını üzerine çekecek dış güçlerin” diyebilirim. \n
\n“Olympos -tanrıların evi- Yıkıldı” filmi de hem bu tehdidi uygarlığın kalbinde “Beyaz Saray”da sahneliyor, hem de, uzaylılara göre daha “gerçek” bir düşmanı, Kuzey Kore’yi resmin içine alıyor. \n
\nKendini tüm uygarlık adına hareket etmekle, uygarlığı kurtarmakla sorumlu, yetkili gören bir popüler kültürün ürettiği öznelliklerin siyasetteki izdüşümleri, beni tanrı adına hareket ettiğine inananların izdüşümleri kadar korkutuyor.\n
\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 'Ben o gün tecavüze uğramadım diye...'
- MSB'den açıklama geldi
- İki jandarmanın davası görüldü
- Teğmenleri değil yargıçları konuşalım
- İmamoğlu'ndan Bakan Tekin'e sert tepki
- Saat verildi, sayı istendi
- CHP'li isimden Cevizoğlu'nun sözlerine tepki
- TCMB ve TBB'den açıklama
- Sürecin şifreleri!
- İstanbul'da sahilde 2 ceset bulundu