Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

G20’nin ‘kırık aynasında’ Türkiye

14 Eylül 2023 Perşembe

Bu yıl Hindistan başkanlığında yapılan G20 toplantısının, jeopolitik saflaşmalarla kırılmış aynasında yansıyan görüntüye bakınca büyük güçler arası rekabetin sertleşmeye, milliyetçi eğilimlerin güçlenmeye, “küreselleşmeciliğin” gerilemeye, demokrasi kavramının önemini yitirmeye, Avrupa’nın etkisinin zayıflamaya, “küresel Güney”in öneminin artmaya devam ettiği görülüyordu. AKP Türkiye’sinin bu görüntü içindeki yeri de giderek bulanıklaşıyordu.

G20 grubu, Kosova Savaşı’nın başladığı, NATO’nun Çek Cumhuriyeti’ni, Polonya’yı, Macaristan’ı alarak Rusya’nın yakın çevresine doğru genişlediği 1999 yılında, neoliberal küreselleşmenin ilk büyük finansal krizi, 1997-99 Asya krizinin yarattığı mali belirsizlik ortamında kurulmuştu. 

O dönemde ABD dış politika çevrelerinde, Neoconlar’ın “ABD’nin ekonomik gücü zayıflıyor ama askeri gücü hâlâ rakipsiz” savının etkisiyle bir “imparatorluk projesini” benimseyenler hızla artıyordu. Bu “durum” içinde G20, ABD’nin ve genel olarak Batı’nın hegemonya restorasyonu atılımının bir parçası olarak, küresel ekonomik büyüme, mali istikrar sorunlarını, diğer bir değişle küreselleşme sürecini koordine etmek için kuruldu. Sonraki yıllarda G20 gündemi, iklim değişikliği, uluslararası göçler gibi konularla genişledi. Geçen yıl G20 Bali deklarasyonunda, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin çok sert biçimde kınanmış olması, ABD ve Batı egemenliğinin zayıflayarak da olsa devam ettiğini gösteriyordu.

Ancak bu yıl küresel gelişmeler tartışılırken geçen hafta aktardığım gibi “kıyısına geldik”, “kırılma noktası” gibi kavramlar sık sık kullanılmaya başlanmıştı. Hindistan liderliğinde yapılan G20 toplantısı da bu “kırılma noktası” ikliminde şekillenmişti. Bu bağlamda ilk dikkat çeken olgu, Rusya ve Çin liderlerinin yokluğuydu. Putin’in yokluğunu açıklamak kolay ama Şi Cinping’in yokluğuna özel bir anlam yüklemek olanaklı: Kimi yorumcular Çin’in, Batı tarafından kurulmuş kurumlara artık önem vermediğini, bölgedeki en büyük rakibi Hindistan’ın profilini yükseltme çabasına katılmayacağını “söylüyor”. Bu yorum doğruysa hem bölgedeki jeopolitik gerginlikler artmaya devam edecek hem de “küresel Güney” liderliği için Hindistan-Çin yarışı hızlanacak demektir. 

İkinci dikkati çeken gelişme, Avrupa’nın etkisinin zayıflamaya devam etmesidir. Avrupa’nın askeri alanda en güçlü ülkesi Fransa, son aylarda, Afrika’daki nüfuz alanlarından çıkmak zorunda kaldı. AB’nin en güçlü ekonomisi Almanya’da otomotiv sanayi Çin’den gelmeye başlayan rekabet karşısında kaygılanıyor. Çin’in ülkesindeki deflasyonu ihraç etme eğilimi tüm Avrupa’yı korkutuyor. Avrupa topraklarında, yakın tarihin en büyük kara savaşı yaşanırken bu yıl G20 deklarasyonu, Rusya’nın ve Ukrayna’nın adını anmıyor. 

Üçüncü olarak ABD’nin, bir jeopolitik söz konusu olunca demokrasiyi, insan haklarını şarampole atma özelliğini terk etmediği; Müslümanlara ve diğer dini azınlıklara karşı “soykırım” eğilimlerini desteklemeye devam eden, muhalif basını tamamen susturan Hindistan Başkanı Modi’ye gösterdiği ilgiden anlaşılıyordu. 

Afrika Birliği’nin G20’ye üye alınması, başkanlığın, Latin Amerika’nın en büyük ekonomisi, sosyal demokrat Lula tarafından yönetilen Brezilya’ya geçiyor olması da “küresel Güney”in öneminin artmaya devam edeceğini gösteriyor.

Bu resim içinde, Putin-Erdoğan Soçi zirvesinden sonra, Rusya’nın taleplerini Batı’ya aktarma görevlisi konumuna düşen AKP Türkiye’sinin Hindistan’ın BM Güvenlik Konseyi’ne alınmasını talep etmesi de oldukça “gariptir”. Hindistan, Müslüman vatandaşlarını ağır baskılar altında tutuyor, hatta soykırım tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Yeni bir Ermenistan-Azerbaycan savaşı ortamı şekillenirken Hindistan Ermenistan’a roket sistemi satıyor. 

G20’de Erdoğan, Modi ile kucaklaşıyor ama Çin’in Kuşak -Yol Projesine alternatif olarak ABD-Hindistan inisiyatifiyle gündeme gelen “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa yolu”, Körfez ülkelerine, İsrail’e, Yunanistan’a uğruyor ama Türkiye’yi es geçiyor. Sanırım, AKP Türkiye’si, “vazgeçilmez ülke” konumuna gelmeye çalışırken “ihmal edilebilir ülke” konumuna düşmüş.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları