Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Emirlik mi kurmak istiyorlar?

13 Eylül 2021 Pazartesi

Afganistan’da Taliban şeriata dayalı bir emirlik inşa etmeye başlarken Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanı, devlet protokolünde hızla yükselmesiyle, ürkütücü açıklamalarıyla dikkat çekiyor.

EMİRLİK VE ŞERİAT

Taliban liderliği, Afganistan’da “Demokrasi olmayacak, yalnızca şeriat kurallarına göre yönetilecek” diyor. “Demokraside” yönetenlerin, meşruiyeti son tahlilde yasalar karşısında eşit olan vatandaşların serbestçe katıldığı genel seçimlere, güçler ayrılığı sistemine dayanıyor. 

Emirlikte, karar alıcıların meşruiyeti, kutsal bir kitabın metinlerinden kaynaklanacak. Böylece, karar alma süreçlerini, kutsal kitabın içindekileri, hadisleri yorumlama tekeline sahip bir grup dinci entelijansiya belirleyecek. Bunların iradesi de topluma dayatılacak: Emirlik bir açık diktatörlüktür!

Bir egemen sınıfın ekonomi politiğini, toplumda üretilen artık-değerin üretim süreçleri, edinilmesi, dağıtımı üzerindeki iktidarla tanımlarsak, dinci entelijansiyanın da karşımızda özgün bir egemen sınıf olarak şekillenebileceğini görebiliriz. Doğrudan üreticilerin, fiziki üretim araçlarıyla buluşarak üretim yapabilmesi için, birincisi bu araçların kullanımının bilgisi, ikincisi bu buluşma tarzını doğallaştıran bir “kültürel ekosistem” gerekir.  Öyleyse, bilgiyi üreten, dağılımını ve yeniden üretimini kontrol edenler, “kültürel ekosisteme” egemen olanlar, bu bir araya gelme sürecini belirleyecek, üretimin sonucu olan artık-değerden bu yolla pay alabilecektir. 

Toplumda karar alma süreçlerinin kaynağı dini bilgi (şeriat) ise bu bilginin üretiminin, yeniden üretiminin, denetiminin tekeline sahip olmak, artık-değerden pay almak için gerekli araçlara ulaşmanın da en etkin yolunu oluşturacaktır. Kapitalist üretim tarzının egemenliği, bu iki sürecin birbirine eklemlenmesini getirecek, dinci entelijansiyanın dini bilgi üzerindeki tekeli, bu bilgiye dayanan siyasi kararları belirleme gücü, ekonomik artığa üretim dışı yollardan (rant, komisyon, rüşvet, gasp etme gibi) ulaşmasını sağlayacaktır. Bu sınıfın, ekonomik çıkarlarını güvenceye almasının yolu, siyasi iktidarından, bu da dini bilginin tekelinin, bu bilginin toplumdaki diğer bilgi süreçleri, “kültürel ekosistem” üzerindeki egemenliğinin güvenceye alınmasından geçecektir. “Ekonomik pasta” daraldıkça, iktidarda kalmanın, devletin kurumları ve “kültürel ekosistemi” üzerindeki egemenliğin önemi artacak, buna bağlı olarak simgesel ve fiziki şiddet giderek yoğunlaşacaktır.

DİYANET NE İSTİYOR?

Siyasal İslamın AKP rejimi döneminde, Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) (kadro sayısına, bütçesine, fetva verme pratiğine bakınca) devlet içinde giderek cumhurbaşkanından sonra ikinci güç merkezi olarak şekillenmeye başladı.

Şimdi, DİB, gençlere “kul olduğunu unutturan” etkilerden, “İnanç, insan ile Allah arasında olsun, ticarete, siyasete, yargıya yansımasın diye ortalığı ayağa kaldıranlardan”, aslında, vatandaşlık kurumundan yakınıyor, siyasetten yargıya, ticarete her alanda, bilgi ve davranış süreçlerinde, “kültürel ekosistemde” belirleyici olmak istiyor. 

“Esasen hukukun konusunu teşkil etmeyen alanlarda, toplumsal yaşamı düzenleme hususunda hukukla ortak işlevsellik taşıyan örf ve âdet kurallarından ya da ahlaki normlardan belli ölçüde istifade edilebilir” ifadeleriyle, Diyanet İşleri Başkanı, dine dayalı yorumlarının, hukukun yanı sıra, hatta ondan daha geniş bir alanda, yaşamı düzenleyen süreçler üzerinde belirleyici olmasını istiyor. Dahası bir “Sosyal medya yasasının çıkması zorunluluktur” ve “Hukuki düzenlemelerin yetersiz kaldığı alanlarda ‘fıkıh devreye girebilmelidir’”. Kısacası, “kültürel eko sistemin” en dinamik alanı “sosyal medya” yalnızca hukukun statik yasalarıyla değil, Diyanet’in duruma göre değişen keyfi yorumlarıyla da denetlenmelidir. Diyanet, siyasetten ekonomiye, kültüre, “bütünlüklü” bir iktidar, totaliter bir rejim arzuluyor.

Afganistan’da emirlik kurulurken hareketlenen Diyanet, oradaki dinci entelijansiyanın gücüne sahip olmak, dini bilginin tekelinin, bu bilginin tüm diğer bilgi süreçleri üzerindeki egemenliğinin kendi iradesi altında kurulmasını istiyor. Siyasal İslamın nihai arzusu da “emirlik” olarak belirginleşiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump! Nasıl yani? (2) 14 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları