Erdal Sağlam

TÜİK’te olanlar reformlara daha açıklanmadan darbe vurdu

11 Mart 2021 Perşembe

Yeni ekonomi yönetiminin istediği gibi çalıştırılmadığı konusunda şüpheler giderek büyüyor. Dün Türkiye İstatistik Kurumu’nda oluşturulan Danışmanlık mekanizmasının yeni Başkan’ın talimatıyla tasfiye edildiği duyuldu. Yeni ekonomi yönetiminin itibarına önemli ölçüde zarar verecek bu hareketten sonra, “bu hafta açıklanacak reformlar daha açıklanmadan darbe aldı” diyebiliriz.

İş dünyasının ve piyasaların büyük coşkuyla karşıladığı yeni ekonomi yönetimi, ekonominin büyük bir hızla duvara gidişini frenledi diyebiliriz. Ancak zaman geçtikçe, yeni ekonomi yöneticilerinin istediklerini yapmalarına yeni engeller çıkarıldığı görülüyor. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan ile Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın, kendileri açıkça dile getirmeseler de istedikleri kişileri göreve getirmelerinin bile engellediğini biliyoruz.

Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, para politikalarında şimdiye kadar istediklerini büyük ölçüde yaptı diye biliyoruz ama bundan sonra istediği kararları alabileceği konusunda ciddi endişeler oluşmaya başladı. Her şeyden önce artık para politikalarının mali tedbirlerle desteklenmesi gerekiyor ki para politikası değişikliklerinden alınan olumlu sonuçlar devam edebilsin. 18 Mart’taki toplantısında Merkez Bankası’nın alacağı faiz kararına, artık biraz da bu açıdan bakılacak. 

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan’ın durumu ise daha zor görünüyor. Eski Bakan Berat Albayrak’ın yaptıklarından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından büyük bir övgüyle söz edilmeye başlaması bile tek başına Elvan’ın yapabileceklerinin sınırlı olabileceğini gösterdi. Yakında açıklanacak ekonomik reformlar konusunda istediklerinin Cumhurbaşkanlığı tarafından engellendiğine, özellikle yapısal tedbirler ve tasarruf tedbirleri konusunda hazırladığı taslakların kabul görmediğine ilişkin söylentiler giderek yayılıyor.

Elvan’ın ataması olarak görülen Türkiye İstatistik Kurumu yönetimine yapılan atamalar da ekonomi çevrelerinde büyük bir sevinçle karşılanmışken, iki hafta içerisinde Elvan’ın tanımadığı yeni bir TÜİK başkanının atanması, Elvan’ın kredibilitesine büyük bir darbe olarak yorumlandı.

Elvan’ın vekâleten Başkanlık görevine getirdiği, kurum bünyesinde yetişmiş, teknik bilgisi ve deneyimi konusunda herkese güven veren Ahmet Kürşat Dosdoğru’nun başlattığı, kurumun şeffaflık ve kredibilitesini artıracak adımların da yeni Başkan Sait Erdal Dinçer tarafından iptal edilmeye başlandığını öğrendik. Dosdoğru’nun açıkladığı güven artırıcı değişikliklerin başında istihdam ve fiyat verileri konusunda birer danışma kurulu oluşturmak geliyordu. Bunu büyüme verileri konusundaki kurul izleyecekti. İktisat çevresinde konularında uzmanlığıyla bilinen akademisyenler ve araştırma kurumlarının temsilcileri bu danışma kurullarına alınmış, ilk toplantılarını da yapmışlardı. Dün çıkan ve TÜİK tarafından yalanlanmayan söylentiye göre, danışma kurullarında yer alan akademisyenlere telefonlar açılarak “Yeni başkanın talimatıyla bu kurulların tasfiye edildiği” bildirilmiş.

Daha fazla faiz ihtiyacı demek

Bu haber, ekonomi çevrelerinde 15 günde başkan değişimiyle birlikte oluşan soru işaretlerini haklı çıkardı. Dün çıkan haber üzerine “İyi bir şey olmasına zaten kuşkuyla bakıyorduk, kuşkularımız gerçek oldu” yorumları yapıldı.

Eski Bakan Albayrak’a yakın medya temsilcilerinin, oluşturulan danışma kurullarına alınan kişiler hakkında şüphe uyandırmayı amaçlayan yorumlar yayımlamaları, “Albayrak’ın bu işe karşı çıktığı” biçiminde yorumlanmıştı. Bu nedenle yeni ekonomi yönetimi üzerinde hâlâ Berat Albayrak’ın gölgesinin bulunduğu ve istediklerini yapamayacakları konusundaki şüpheler de arttı.

Bu hafta içinde açıklanması beklenen ekonomik reformlara karşı zaten var olan “önemli bir şey açıklanmayacak” algısının da TÜİK’te olanlar nedeniyle iyice büyüdüğünü söyleyebiliriz.  Albayrak’ın etkisinin sürdüğü, Elvan’ın istediği reformları hayata geçirmek konusunda sınırlandığı bir ortamda, açıklanacak ekonomik reformların inandırıcılığının baştan tehlikeye girmesi, gelişmeler nedeniyle doğal sayılmalı.

Küresel gelişmelerin etkisiyle yeniden artmaya başlayan döviz kurlarının içerideki bu güven kaybından da etkilendiği açık. Zaten hukuk reformu açıklaması kimseyi tatmin etmemişken, ekonomik reformların da itibar görmemesi, Türkiye’nin son günlerdeki gelişmekte olan ülkelerden olumsuz ayrışmasını destekleyecek gibi gözüküyor.

Merkez Bankası üzerindeki faiz baskısının küresel nedenler ve iç gelişmeler nedeniyle son günlerde iyice arttığını görüyoruz. Reform açıklamasından da önemli bir şey çıkmaması, Türkiye’ye ilişkin risk algısını artıracak, bu da piyasanın reel faiz düzeyi beklentisini yükseltecektir.

İşte bu nedenle yeni ekonomi yönetiminin inanılırlığına vurulan bu darbeler ve reform açıklaması, Merkez Bankası’nın faiz artışı ihtiyacını da artıracak.

Artık faizlerle yapılacak iyileştirmelerin sonuna gelindiği biliniyor ama Merkez durumu en azından idare etmek, kazanımları kaybetmemek adına, daha yüksek faiz artışları yapmaya mecbur kalabilir.

Tabii ki izin verilir de yapabilirse...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları