Erdal Sağlam

Faiz artışında daha ne kadar dayanılacak?

22 Eylül 2020 Salı

Piyasadaki bozulma devam ederken Merkez Bankası’nın politika faizinde artışa daha ne kadar dayanacağı merak konusu oluyor. Daha doğrusu hükümetin artık faiz artışına izin verip vermeyeceği merak ediliyor.

Piyasada yapılan anketlerde bu hafta yapılacak Para Politikası Kurulu’nda (PPK) Merkez Bankası’nın yine faiz artırmayacağı tahminleri ağırlıkta. Buna karşılık politika faizini artırmasa bile geç likidite penceresi faiz oranlarını artırarak, daha yüksek fonlama faizi uygulanmasını bekleyenler de var. 

Hafta başı piyasalar açıldığında, dün dolar kuru 7.6 TL’yi, Avro kuru 9 TL’yi aştı. Merkez Bankası’nın perşembe günü yapacağı toplantı öncesinde yaşanan bu hareket, “Piyasaların faiz artışı konusunda Merkez Bankası’nı zorlamaya devam ettiği” biçiminde yorumlandı.

Uluslararası yabancı bankalar, üst üste yayımladıkları raporlarla Merkez Bankası’nın faiz artırması gerektiğini söyledi. Goldman Sachs ve Deutche Bank raporlarında, bu yıl sonunda politika faizinin yüzde 12’ye çıkması gerektiği, önümüzdeki yıl ortasına doğru ise yüzde 14 olacağı belirtildi.

Yapılan bu tahminlerin ekonomi yönetiminin rasyonel davranması varsayımıyla yapıldığının altı çiziliyor. Bu tahminlere göre küçülme oranında iyileşme yapılırken, daha önce yüzde 5 olarak tahmin edilen 2020 yılına ilişkin küçülme oranlarının yüzde 3.5’e kadar iyileştiği görülüyor. Daha sınırlı olacak bir daralmanın sonucu olarak da cari işlemler açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) oranının yüzde 4’e düşmesi öngörülüyor. Yani daha makul bir ekonomik küçülme ve cari işlemler açığının kabul edilebilir oranlarda kalması için bu yılın sonuna kadar Merkez Bankası’nın şu anda yüzde 8.25 olan politika faizini yüzde 12’ye çıkaracağı öngörülüyor.

Goldman’ın önceki beklentisi, gösterge faizin yıl sonunda yüzde 10 ve 2021 yılı sonunda yüzde 14’e yükselebileceği şeklindeydi. Şimdi gereken faiz artışı rakamlarında önemli yükselme gerektiği görüşüne geldiler.

Raporu hazırlayan uzmanlar, “Bu görüşe yönelik temel risk, yetkililerin, büyümeyi desteklemeye devam etmeyi tercih ederek, politikayı çok az ve çok geç sıkılaştırmaları olur” dedi. Yani zamanında ve yeterli oranda yapılması gereken faiz artışlarının yapılmamasını tehlike olarak görüyorlar.

Kısacası; hükümetin ekonomide büyümeyi zorlamaya devam etmesi halinde dengelerin iyice zorlanmasından korkuluyor. Yani yüzde 3.5 küçülme yerine büyüme oranında sıfıra yakın rakamları tutturabilmek için hükümetin frene yeterince basmamasından korkuluyor. Bu takdirde ise olacakları, daha önceki deneyimlerimden aktaralım: Şimdi faiz artırımı yapılmazsa, ileride çok daha yüksek oranlı artırımlar yapılmak zorunda kalınır. Bu arada kurlardaki artışın da tutulamama riski giderek daha büyür. Bu durumla biz 2018’de yaşanan krizde de karşılaştık, çok daha yüksek kur seviyesi görüldü, paniği önlemek için geç kalındığından çok daha yüksek oranlı faiz artırımları yapılmak zorunda kalındı.

Fonlama faizi 10.39 

Merkez Bankası yönetimi, son dönemki piyasa hareketlerine rağmen politika faiz oranını yüzde 8.25’te tutmaya devam etti. Merkez Bankası’nın piyasayı fonladığı ortalama faiz oranı ise geçen hafta sonunda yüzde 10.39’u buldu. Yani, ilkesel olarak zorda kalan bankaların gün sonunda hesaplarını kapatabilmek için kullanıldıkları geç likidite penceresinden fonlamaya başladı ve o nedenle politika faiz oranı piyasada geçersiz hale geldi. Bu yöntem daha önceki Merkez Bankası yönetimi döneminde de uygulanmış ancak piyasanın kafasını karıştıran ve dolaylı faiz artışını ifade eden yöntemden geri dönülmüştü. Şimdi yeniden politika faizini artırmamak için aynı yönteme döndüler. Yani arka kapılardan, dolaylı yollarla piyasayı sıkıştırıyorlar ama politika faizini artırmış olmuyorlar. 

Bu ise piyasaları tatmin etmiyor. Özellikle yabancılar, bunun geçici bir şey olduğunu, piyasadaki faiz oranları konusunda Merkez Bankası’nın kararlı tutum almamasının, günden güne değişecek oranlar ve istikrarsızlığı temsil ettiğini belirtiyorlar. Başka bir deyişle böyle yan yollarla parasal sıkılaştırmaya güvenmiyorlar.

İşte bu nedenle Goldman, hafta sonunda yayımladığı bir analizde, Merkez Bankası’nın politika faizini artırmayıp onun yerine yüzde 11.25 olan geç likidite penceresi faiz oranını yüzde 12’ye çıkarabileceği tahmininde bulunmuştu. Yani piyasaya gerek görüldüğünde daha yüksek faiz oranıyla fonlama yapabilmek için kendisine kapı açtığını göstermek isteyebileceği tahmininde bulundu.

Sorumlu; kendi bozdukları dengeleri onarabilmek için gereken adımları zamanında atmayıp ülkeyi ve halkı zora sokan politikacılardır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları