Erdal Atabek
Erdal Atabek erdalatak@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gerçeğin özgürlüğü...

29 Şubat 2016 Pazartesi

Can Dündar ile Erdem Gül’ün özgür olması aslında gerçeğin özgür olmasıdır.
Onların özgür olmalarına ülkede duyulan büyük sevinç, tanıdık tanımadık herkesin “gerçeğin dostları” olmasından kaynaklanmıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararından hoşnut olmayanlar da vardır. Onlar da gerçeğin ortaya çıkmasını istemeyenlerdir.
Ama ne çare ki, gerçekler sonsuza dek gizlenemez.
Daha gizlendiği sanılan nice gerçek ortaya çıkacak, onu gizleyenlerin suçlarını yüzlerine vuracaktır.
“Her şey bitti, artık yapılacak bir şey kalmadı” sananlar yanılmaktadır. Hiçbir şey bitmedi. Hiçbir şey olduğu yerde kalmaz. Dünya her gün, her saat dönmektedir. Yaşam her dakika değişmektedir.
Yalanlar bir süre gerçekleri örter ama bu süre bir yerde sona erer ve gerçekler pırıl pırıl ortaya çıkar.
Yaygara orada sona ermiştir.

***

Özgürlük hapiste olup olmamak değildir.
Nice insan hapiste özgür yaşamıştır.
Nice insan dışarıda tutsak olmuştur.
Düşünceleri tutsak, iradeleri tutsak nice insan dışarıda gezmekte, dahası yetki verilmiş yerlerde oturmakta, kararlar almakta, emirler vermektedir.
Böyle insanların egemen olduğu yerde gerçekler de özgür olamazlar. Onlar da gizlenir, üstleri örtülür, tutuklanırlar.
Asıl özgürlük, insanın bilinçli sorumluluğudur.
İnsanı özgür kılan, bilinçli sorumluluğuna sahip olmasıdır.
Antoine De Saint Exupéry, “İnsanın mutluluğu özgürlükte değil, fakat sorumluluğun kabulündedir” der.
İşte bu sorumluluk gerçekleri ortaya koyarken bundan rahatsız olanların da tepkisini çeker. Bu tepki yetkili kişilerin elinde tehlikeli bir duruma dönüşür. Burada gene devreye sorumluluk girecektir.
Gazetecinin sorumluluğu yerini yargıcın sorumluluğuna bırakır.
Yargıç emirle mi karar verecektir, yoksa kendi vicdanı ve önündeki dosya ile mi? Bu da yargıcın sorumluluğudur.
Yargıç özgür müdür yoksa tutsak mıdır?
O da kendi kararının sorumluluğunu taşıyacaktır.
Vatandaş özgür müdür, tutsak mıdır? Vatandaş kendi sorumluluğuna sahip çıktığı ölçüde özgürdür, aksi halde o da kendi hapishanesinin tutsağıdır.
Bakınız Doğan Kuban ne diyor:
“Biz cehaletin olanak verdiği bir yalan dünyasında yaşıyoruz. Söylendiği zaman kimsenin reddedemeyeceği insanlık ve ahlak dışı, fakat sorumluların ve aydınların sözünü etmedikleri sayısız olgu var. Söz edildiği zaman ise bunun dile getirilmesinden, yorumundan korkan kör, sağır ve dilsiz bir adam türü yarattı yaşadığımız dünya.
Bütün bunları seyrederek politik yaşamlarını sürdürenler ahlaklı mıdır? Yasadışı mıdır? Çaresiz midir? Bütün bunlara ve daha binlercesine tanık olup sesi çıkmayan gazete sayfalarını dolduran laf ebeleri ahlaklı mıdır? Çaresiz midir? Ekonomik denetimsizliğin ve yasasızlığın hesabını tutmaktan kaçınan ya da tutamayan allameler sorumlu mudur? Çaresiz midir? Ahlaksız mıdır?”
İnsanın özgürlüğü ve sorumluluğu iç içe.

Can Dündar’la Erdem Gül’le bizim tutsaklığımız da kalktı.
Hoş geldin “gerçeklik”.
Hoş geldin “sorumluluk”.

Daha çok yolumuz var. Hep beraber yürüyeceğimiz yol.
Gene beraber yürüyeceğimiz gerçeğin yolu...
——————
(Doğan Kuban, “Türkiye’nin Bağımsızlık Savaşı”, Cumhuriyet Kitapları, 2010)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları