Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yolsuzluk ve Sandık

17 Nisan 2014 Perşembe

Yolsuzluk ve rüşvet operasyonları, iddiaları, kayıtları sandığa ne kadar yansıdı?
Kamuoyundaki genel kanı “beklenenden az” yansıdığı biçiminde.
Acaba gerçekten öyle mi?
Önce belirtelim ki, bütün partiler 2011 genel seçimlerine göre oylarını korur veya artırırken sadece AKP, devletin bütün olanaklarını kullanmasına, müthiş bir cepheleşme ve propaganda atağına karşın, iki milyon dolayında oy yitirmiştir...
Bu, nereden bakılırsa bakılsın önemli bir gerilemedir.

***

Peki neden “Beklenenden az” deniyor; bunun için ne gerekçeler ileri sürülüyor:
1) “Sandıktaki tercihler, yolsuzluk ve rüşvet olaylarıyla değil, ekonomik durumla ilgili olarak belirlenir; AKP döneminde dünyadaki sıcak paradan ve özelleştirmelerden gelen fonların bol keseden dağıtılması bir refah algısı yaratmıştır.”
2) “Türkiye’de seçmenin eğitim ve kültür düzeyi düşüktür, din üzerinden yapılan demagojilerden etkilenmeye açıktır.”
3) “Başbakan Erdoğan, kamplaşma ve düşmanlaştırmayı başarıyla kullanmış, kendi taraftarlarının gerçekleri görmesini engellemiştir.”
Gayri ciddi olan dördüncü bir yorum daha var:
AKP’liler, “Seçmen, (milli irade) bizi akladı” diyor.
Bu yorumun elbette ciddiye alınır bir tarafı yok: Çünkü sandığın yolsuzluk ve rüşvet iddialarının aklanma yeri olmadığını elbette herkes biliyor.
Ayrıca muhalefetin toplam oyları yüzde 56 dolayında olduğuna göre, bu iddianın matematik ve siyasal temeli de yok.

***

Neden “Beklenenden az” dendiğine ilişkin benim de bazı gözlemlerim var:
1) Kamuoyunda “Erdoğan gidecek” algısı yaratıldı:
İnsanlar, sanki açıklanan iddialar ve yerel seçim sonuçları (olanaklı olmadığı halde) AKP iktidarına son verecekmiş gibi yanlış bir beklentiye sahip oldu.
2) Türkiye sadece siyasal ve toplumsal olarak değil, kültürel ve sosyo-ekonomik olarak da tam bir “parçalanma” yaşıyor:
Bir kesim “sanal ortam Twitter dünyasında” yaşarken, başka bir kesim bu sanal dünyadan habersiz bir “gerçek miting dünyasında” yaşıyor; rüşvet ve yolsuzluk iddiaları, daha çok sanal dünyada egemen oldu ve bu dünyada yanlış bir beklenti oluştu.
3) Rüşvet ve yolsuzluk iddiaları çok da yeni bir bilgi değildi:
Zaten Cumhuriyet tarihinin en büyük talan ve yağma döneminin yaşandığı gibi bir algı vardı, yeni kanıtlar yeni bilgi değil, bu bilginin somutlaştırılmasıydı.
4) Türkiye’de seçmen davranışları çok hızlı değişmez:
Zaman içinde tedricen farklılaşır.
Ayrıca toplumda, seçim sonuçlarının ne denli dürüst ve şeffaf olduğu konusunda kuşkuların oluştuğunu da kaydedelim.

***

Unutmayalım, her iktidar sonunda mutlaka gider:
Otoriter ve totaliter rejimler hiç gitmeseydi, Nazi imparatorluğu çökmez, İspanya ve Portekiz demokratikleşmez, Sovyetler Birliği dönüşmezdi.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları