‘Yenidoğan çetesi’nin altyapısı ve çözüm

20 Ekim 2024 Pazar

Bebekler üzerinden, gerekirse onları sakat bırakarak ve hatta öldürerek para kazanan bir “yenidoğan çetesi” nasıl kuruldu?

Hangi ahlak ve altyapı bu bebek cinayetine dayalı korkunç sömürü düzenini sağlık hizmetlerine sokabildi?

***

Birinci neden, Prof. Nusret Fişek’in Sağlık Ocaklarına dayalı olarak sağlık hizmetlerinin sosyalizasyonu için kurduğu yapıdan vazgeçilmiş olmasıdır. 

Bu yapıyı, A. Öner KURT ve Tayyar ŞAŞMAZ, “Türkiye’de Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi: 1961-2003” adlı makalelerinde özetle şöyle anlatmışlardır:

“Milli Birlik Komitesi (MBK) tarafından yeni bir sağlık sistemi kurma hazırlıkları yapması için Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Nusret Fişek görevlendirilir.

Başka ülkelerin sağlık sistemlerini inceleyen Fişek, birinci basamağa ağırlık veren evrensel ve kapsayıcı bir sağlık sistemi önerir. 

Hazırladığı ilk sağlık birimine Sağlık Ünitesi adını verir. Fişek’in babası; ‘kırsal alanda insanların sığındıkları, ısındıkları, karınlarının doyduğu yere ‘ocak’ derler; ‘asker ocağı’ sözü de oradan gelir’, diyerek ‘Sağlık Ocağı’ ismini önerir.

Kırsal bölgedeki yapılanma için de ‘Sağlık İstasyonu’ yerine; ‘köy yerinde halk ebenin kaldığı binayı kendi evi gibi görmeli’ sözleriyle, ona da ‘Sağlık Evi’ ismini önerir.

Hazırlıkları yapılan Sosyalleştirme Kanunu 5 Ocak 1961 günü MBK yönetimi sivil idareye devretmeden birkaç saat önce genel kurulda kabul edilir. Kabul edilen ‘Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesine Dair Kanun’ 12 Ocak’ta Resmi Gazete’de yayımlanır ve 15 yıl içinde (1978’e kadar) bütün Türkiye’de sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi planlanır.”

İşte sağlıktaki soygun süreci bu yasanın uygulanmasından zaman içinde vazgeçilmesi ile başlar.

***

İkinci neden, Erdoğan/AKP iktidarının, bütün ülkedeki özelleştirme furyasına koşut olarak, sağlık hizmetlerini de özelleştirmiş, hastane sahiplerini bakan yapmış ve hastaları “müşteri” haline getirmiş olmasıdır.

CHP milletvekili Dr. Fikret Şahin’in verdiği bilgilere göre:

Ülkemizde bulunan toplam 13 bin 685 yeni doğan yoğun bakım yatağının 7 bin 330 tanesi özel hastanelerdedir. Özeldeki yenidoğan yoğun bakım yatak oranı yüzde 54’tür.

Sağlık Bakanlığı’nda ortalama 35 hastane yatağına, 1 yenidoğan yoğun bakım yatağı düşerken özel hastanelerde 7 hastane yatağına, 1 yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı düşmektedir.

Yenidoğan yoğun bakım yatağı için SGK hastanelere, günlük 1355 ile 5 bin 427 TL arasında ödeme yapmakta ve böylece yenidoğan yoğun bakım yatakları özel hastanelerin en önemli para kazanma aracı haline gelmektedir. 

Bu durumu Dönemim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, 11 Kasım 2022 tarihinde yapılan Plan Bütçe komisyonundaki 2023 yılı Bakanlık bütçe görüşmelerinde şöyle itiraf etmiştir: 

“Özel hastanelerle ilgili sıkı bir denetim yapıyoruz, bu denetimi hem elektronik ortam üzerinden hem müfettişler yoluyla çok sıkı bir şekilde gerçekleştiriyoruz çünkü özel hastanelerde ciddi istismarlar var.”

20 yıllık Erdoğan/AKP iktidarı döneminde sağlık bakanlığı hastane sayısı yüzde 23 artarken özel hastane sayısındaki artış yüzde 110 olmuştur.

Hastane yatak sayılarındaki artış ise Sağlık Bakanlığı’nda yüzde 46, özel hastanelerde yüzde 184’tür.

***

Üçüncü neden ise ülkede devlet kurumlarının çürütülmüş, denetimlerin yozlaştırılmış, adaletin ise siyasetin emrine alınmış ve “cezasızlık olgusunun” yaygınlaşmış olmasıdır.

Ülke artık bir “Taş Devri” aşireti gibi, tek bir kişi tarafından yönetildiği için, hiçbir devlet kurumu geleneksel ve anayasal işlevini doğru dürüst yerine getirememekte, kaba kuvvet, yolsuzluk, şiddet, dolandırıcılık, nüfuz suiistimali, ulusal ve uluslararası suç örgütleri, her yerde filiz vermekte, ne güvenlik ne eğitim ne sağlık ne de yargı bu yozlaşmadan kendini koruyabilmektedir.

***

Çözüm olarak, sağlık hizmetleri kamulaştırılmalı, kamulaştırmaya ise bu soyguna katıldıkları belirlenen 19 hastaneye derhal el konularak başlanmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları