Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yargıtay’ın Cumhuriyet kararını bozma gerekçeleri

22 Eylül 2019 Pazar

Cumhuriyet Davası hakkında Yargıtay’ın verdiği bozma kararının gerekçelerinden bazılarını, bütün savcı ve yargıçların da bu ilkeleri dikkate almaları gerektiğini vurgulamak için alıntıladım.

***

1) Medyada endişe verici eleştiriler yapılabilir:
“Muhalif kimliği ile bilinen Cumhuriyet gazetesindeki iktidara yönelik eleştiri ve yorumlarının, çoğulcu, özgürlükçü, hoşgörülü, demokratik toplumlarda, düşünceyi açıklama özgürlüğü, sadece genel kabul gören ve zararsız yahut önemsiz addedilen düşünceler yönündeki değil...
Aynı zamanda halkın bir kısmı tarafından benimsenmeyen kural dışı, hatta endişe verici düşünceler için de geçerlidir!”
2) Zamanaşımı süreleri:

Basılmış eserler yoluyla işlenen suçun yayım anında oluştuğu belirtildi ve 6352 sayılı Kanunla dava açma süresinin, süreli yayınlarda 4 ay, süresiz yayınlarda ise 6 ay olarak düzenlendiği hatırlatıldı.
3) İnternet yayınlarında zamanaşımı:
Dairenin yerleşik uygulamasına göre internet vasıtasıyla yapılan yayınların, Basın Kanunu kapsamında değerlendirilmediği belirtildi.
4) Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcılığı:
Kadri Gürsel’in bireysel başvurusu sonucunda Anayasa Mahkemesi’nin ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin 2 Mayıs 2019 tarihinde verdiği kararın bağlayıcılığı vurgulandı.
5) Eski vakıf yöneticileri sanıkları akladı:
2013 öncesinde Cumhuriyet Gazetesi Vakfı’nda görev alanların tanık olarak alınan ifadelerinde, sanıkların herhangi bir terör örgütüyle irtibatlarının bulunmadığını, terör örgütlerini desteklemek amacıyla gazete yönetimini ele geçirmenin söz konusu olmadığını ifade ettikleri belirtildi.
6) Şüpheden sanıkların yararlanma ilkesi:
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre:
“Şüpheden sanık yargılanır ilkesi” uyarınca bir suçtan cezalandırılmanın temel koşulunun, suçun kuşkuya yer verilemeyeceği şekilde ispat edilmesine bağlı olduğu...
Kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddiaların sanıkların aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamayacağı vurgulandı.
7) Ceza yargılamalarında olasılıklara dayalı karar verilemeyeceği ilkesi:
“Yüksek de olsa bir olasılığa dayalı olarak sanıkların cezalandırılmasının ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaştırmayacağı...
Ceza yargılamasında mahkûmiyetin büyük veya küçük olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmasının şart olduğu” belirtildi.
8) “Tüm bu değerlendirmeler dikkate alındığında ve adli hataların önüne geçebilmenin başka bir yolu olmadığı da nazara alınarak, eser sahibi veya genel yayın yönetmeni olmayan sanıkların, silahlı terör örgütüne yardım etmek amacıyla doğrudan kastla hareket ettiklerine dair, her türlü şüpheden uzak somut delile dayanmadan mahkûmiyet hükmü kurulamayacağı gözetilmeksizin, delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması kanuna aykırıdır” denildi.

***

Geçen cuma günü, aralarında gazeteciler de bulunan, medyada ve sosyal medyada döviz fiyatı artışını eleştirenlerin, “Ekonomik darbe” ve “Terör örgütüne destek” suçlamalarıyla yargılandığı ülkemizde artık Demokrasiden ve Hukuk Devleti’nden söz etmek olanağı kalmamıştır...
AMA BEN HÂLÂ, DEMOKRASİ’Yİ, HUKUK DEVLETİ’Nİ VE BAĞIMSIZ YARGI’YI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİM!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları