Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Uğur Mumcu’yu anarken

24 Ocak 2016 Pazar

Sevgili Uğur Mumcu 23 yıl önce bugün katledilmişti.
Bombacılar yakalandı...
Bombacıların arkasındaki yerli ve yabancı karanlık güçler yeterince aydınlatılamadı:
Türkiye’yi bugünkü din aromalı diktatörlük sürecine taşıyan süreç yeterince tartışılamadı.

***

Uğur Mumcu, tek başına önemli bir hedefti katiller için...
Ama bu cinayet Türkiye’yi dönüştürmek çabasında olan çok daha büyük bir planın da bir parçasıydı aynı zamanda.

***

Tarihimizle Yüzleşmek adlı kitabımda, Türkiye’yi dönüştürmek için tezgâhlanan aydın cinayetlerinin hem kronolojisini hem de anatomisini irdelemiştim.
1970’lerde ortaya çıkan ve Doğan Öz, Bedrettin Cömert, Abdi İpekçi, Cavit Orhan Tütengil gibi aydınların katledildiği ilk dalga cinayetler, Türkiye’yi 1980 askeri darbesine taşıyan bir katliamın parçalarıydı.
Bu cinayetlerin asıl amacı, özgürlükçü 1961 Anayasası’nı bütünüyle yürürlükten kaldırıp ülkeyi sağ yönetimlerin merhametine bırakan baskıcı bir yönetim kurmaktı.
Nitekim katiller, 1980 askeri darbesi ve 1982 Anayasası ile amaçlarına ulaştılar.

***

Uğur Mumcu’nun adice katledilişinin de içinde yer aldığı ikinci dalga cinayetler, 1982 Anayasası’na rağmen yeniden demokratikleşme yolunda mesafe kaydetmeye başlayan Türkiye’yi, dincimilliyetçi bir sağ yapıda tutmak için uygulamaya kondu.
Bu katliam, rejim ihraç etmeye çalışan İran ile, ülkedeki rejimi faşistçe denetlemek isteyen güçlerin işbirliğiyle uygulamaya kondu.
Anımsayalım:
Muammer Aksoy 31 Ocak 1990
Çetin Emeç 7 Mart 1990
Turan Dursun 4 Eylül 1990
Bahriye Üçok 6 Ekim 1990
Uğur Mumcu 24 Ocak 1993
Ali Günday 25 Temmuz 1995
Ahmet Taner Kışlalı 21 Ekim 1999
Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002

***

Türkiye bugünlerdeki karanlık ortama kolay gelmedi...
Doğu’dan ve Batı’dan, Türkiye üzerinde oyun oynamak isteyen dış güçlerin de verdiği destekle, zorla, cinayetlerle ve 12 Mart, 12 Eylül askeri darbeleriyle getirildi.

***

Elbette Uğur Mumcu cinayeti, sadece bir büyük komplonun önemli bir parçası değildi...
Çünkü Uğur, başlı başına bir kurum, başlı başına bir Atatürkçülük, demokratiklik, laiklik, özgürlük ve dürüstlük abidesiydi...
Araştırmacı gazeteciliği ile toplumdaki bütün yozlaşma ve yolsuzlukların üzerine gidiyor, tek başına, siyaset-tarikatticaret şeytan üçgeniyle etkin bir biçimde mücadele ediyordu.
Onun katledilmesi, Türkiye’nin özgürlük ve demokrasi mücadelesine büyük bir darbe olacaktı.

***

Bugün Türkiye, Hrant Dink ve Tahir Elçi’nin katledilmesiyle başlayan üçüncü bir cinayet dalgasını yaşıyor.
Uğur Mumcu’nun demokrasi ve özgürlük mücadelesini sürdürmek ise yine tehdit altındaki aydınlara düşüyor:
Hem yukardan iktidardan, hem aşağıdan mahalleden baskı altında ezilen aydınlara...
Ve Can Dündar ile Erdem Gül, hâlâ Silivri zindanlarında çile dolduruyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump hoş mu geldi? 7 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları