Temsilciler Kim?

22 Mart 2015 Pazar

Sevgili okurlarım, her seçim öncesi ve son yıllarda her Nevruz’da yaşanan “Barış çağrısının” bir yenisine dün tanık olduk:
Öcalan’ın 2015 Nevruz bildirisi okundu...
Yine yuvarlak laflarla yapılan bir giriş...
Yine bir “Barış” çağrısı...
Yine bir süreç...
Yine bir toplantı çağrısı...
Yine bazı koşullar...
Dilerim bu kez bu bildiri, öncekiler gibi havada kalmaz, uygulamaya dönüşür ve Türkiye huzura kavuşur.

***

Liderler belli bir konuda bir mesaj yayımladıkları zaman genellikle herkesin kabul edeceği genel ilkelerle söze başlar, asıl yapacaklarını veya yapmak istediklerini mesajın ilerleyen bölümlerinde satır aralarında verirler...
Belirttikleri genel ilkelerle, yapmak istedikleri arasındaki uyum ise, hem onların ne denli samimi olduklarını, hem de önerilerinin ne kadar gerçekçi, yani uygulanabilir olduğunu belirler:
Genel ilkeler ile eylem planı uyumlu ise, hem samimidirler hem de önerileri gerçekçidir.
Yok eğer genel ilkeler ile eylem planı uyumsuz ise, ne samimidirler ne de uygulamak istedikleri eylem planı gerçekçidir.

***

Öcalan bildirisine şu genel teşhisle başlıyor:
“Emperyalist kapitalizmin ve despotik yerel işbirlikçilerinin tüm dünyaya da-yattığı Neoliberal politikaların yol açtığı kriz, bölgemiz ve ülkemizde çok yıkıcı bir şekilde yaşanmaktadır.
Halklarımızın ve kültürlerinin etnik ve dini farklılıkları, bu kriz ortamında, an-lamsız ve acımasız kimlik savaşlarıyla tüketilmektedir.
Ne tarihi ne çağdaş, ne de vicdani ve siyasi değerlerimiz bu tabloya asla sessiz ve bigâne kalamaz.
Bilakis acil bir müdahale, dini inançlarımız, siyasi ve ahlaki sorumluluğumuzun gereğidir.”
Sanıyorum bu sözlere itiraz etmek pek de olanaklı değil...
Çünkü hem “Emperyalist kapitalizm” hem de “Despotik yerel işbirlikçiler” gerçekten de dünyaya ve bölgemize “Neoliberal politikaları” dayatarak günümüzdeki krizlere yol açmaktalar ve bu duruma acilen müdahale etmek gerekiyor.

***

Öcalan’ın bu dikkatle hazırlanmış bildirisini tümüyle okuduğumda yine de çok umutlu olamıyorum...
Çünkü bildiride suçladığı aşağıdaki aktörlere, “Barış süreci” açısından güvenemiyorum:
1) Neoliberal politikaları dayatan emperyalist kapitalizmin dünyadaki ve bölgemizdeki temsilcileri...
2) Bölgemizde Neoliberal politikaları dayatan Türk tarafındaki despotik yerel işbirlikçilerin temsilcileri...
3) Bölgemizdeki Neoliberal politikaların Kürt tarafındaki despotik yerel işbirlikçilerinin temsilcileri...
Bu temsilcilerin bir bölümü doğrudan “Barış süreci” içinde yer almıyor mu?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yumuşama aldatmacası 5 Mayıs 2024
1 Mayıs 2024 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları