Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Savcının işi neden çok ama çok zor?
Savcı, iktidar yanlısı medyadaki PKK ve DHKP-C destekçiliği iddiaları için Doğan Grubu’nun yayın organlarını mercek altına aldığını açıklayınca, işinin çok zor olduğunu göstermek için medyada bu konuda, politikacılar ve medya mensupları hakkında yazılan ve çizilen binlerce haberden sadece birkaç tanesini dün alıntılamıştım.
Bugün aynı konuda Erdoğan’ın son günlerdeki iki demecinden birer alıntı ve Ahmet Hakan’ın iki gün önceki yazısından, “isyan satırları” diyeceğim bir bölüm aktaracağım.
Böylece savcının işinin zorluğu, hem de çok zorluğu hakkında ikinci bir noktayı vurgulamak istiyorum.
Bu nokta, AKP iktidarının ve Erdoğan’ın, PKK konusundaki çok sert ve çok ani bir politika dönüşü yapmasından ve birbirine zıt olan bu her iki politikaya da karşı çıkmış veya çıkmakta olanları “ihanetle” suçlamasından kaynaklanıyor.
PKK ile müzakere masasındayken teröre pek çok ödün veren iktidarın buna karşı çıkanlara “hain” derken, birdenbire politika değiştirip her türlü “Barış” çağrısını bile “ihanetle” suçlaması, savcının işini son derece güçleştiriyor:
Çünkü AKP ve Erdoğan destekçileri, (özellikle de dalkavukları) geçmişte, bugün “İhanet” denen çizginin çok ötesine de geçerek PKK ve Öcalan övgüsü yapmış, her türlü ödünü savunmuşlardı!
Bunun nedeni de AKP-Erdoğan iktidarının, müzakere sürecinde, terörün ciddi mevziler kazanmasına göz yummuş olmasıydı.
Bakın bizzat Erdoğan bu konuda neler diyor:
“Burada, bu süreç içerisinde, güvenlik güçlerimiz tabii ‘herhangi bir çatışmaya, şuna buna girmeyelim’ dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içerisinde bunlar, bunu yaptılar.”
“Çözüm Süreci içerisinde valilerimiz kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği ciddi manada bu terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlardı.”
***
Ahmet Hakan da, bu ani ve sert politika değişikliğinden dolayı ortaya çıkan çelişkiye, iki gün önce, belgesel nitelik taşıyan yazısıyla şöyle isyan ediyordu:
“Yeter be yeter!
OSLO’da PKK ile gizli görüşmeyi biz mi başlattık da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Öcalan’a çalışma ofisi hazırlayıp kendisiyle masaya biz mi oturduk da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Osmanlı’nın en sembolik mekânı olan Dolmabahçe Sarayı’nda HDP heyeti ile mutabakatı, şatafatlı bir törenle biz mi dünyaya duyurduk da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Kandil ile İmralı arasında biz mi mekik dokuttuk da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Öcalan’ın mesajlarını Diyarbakır meydanında biz mi okuttuk, bu mesajı bütün televizyonlardan canlı olarak biz mi yayınladık, gazetelerde çarşaf çarşaf biz mi bastırdık da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Havuz gazetelerinde günlerce ve sayfalarca ‘Öcalan çok süper biri’ diye yazdıran biz miydik de bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Ünlü Kürt ozanlarının elinden tutarak kürsülere çıkarıp hem Öcalan’ın hem de barış sürecinin alâyıvalâ ile propagandasını biz mi yaptık da bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
PKK terör örgütü, ‘Çözüm Süreci’ boyunca saldırılarını sürdürürken, asfaltlara mayınlar döşerken, şehirlere mühimmat yığarken biz mi ‘aman görmeyin, aman ilişmeyin’ dedik de bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
‘Terör örgütü maalesef mühimmat döşemiş’ diye tarihin asla affetmeyeceği bir büyük gafleti biz mi itiraf ettik de bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Öcalan’a methiyeler düzen adamları biz mi milletvekili yaptık, bu arsız ve ahlaksız şahsiyetleri hiç utanmadan gazete basmaya biz mi azmettirdik de bize ‘TERÖRİST’ diyorsunuz?
Yeter be yeter!
Öcalan’la sanki ayrı bir devletin başıymış gibi masaya oturan sizsiniz.
HDP ile mutabakat imzalayıp bunu uluslararası bir anlaşma gibi sunan sizsiniz.
Öcalan’ın mesajlarını ‘tarihi belge’ diye meydanlarda okutan sizsiniz.
Kürt şarkıcılara ‘Megri Megri’ diye şarkılar söyleten sizsiniz.
‘Süreç bozulur, oylarımız düşer’ korkusuyla PKK’nin mühimmat yığmasına göz yuman sizsiniz.
PKK terör örgütü, yollara mayınlar döşerken görmezden gelen sizsiniz.
Çözüm süreci yürüsün diye adamlarınıza ‘Öcalan çok harika, çok süper biri’ diye mesajlar attıran sizsiniz.
Bütün bunlar kabak gibi ortadayken...
Bize ‘TERÖRİST’ diyen de sizsiniz.”
***
Hukuk, evrensel kurallar bir yana bırakılıp, siyasal iktidarların hem her gün değişen hem de otoriter olan politikalarına alet edilirse, savcıların işi de çok ama çok zor hale gelir...
Elbette yargıçların da!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Sanıklar tek tek ifade verdi
- Özgür Özel'den 'ABB' açıklaması
- Görüntülerle ortaya çıkardı: Doktor gözaltında
- Yavaş'tan 'istifa' iddialarına açıklama
- Milyarlık vurgun iddiası!
- Ünlü fenomen adeta bir servet kazandı!
- Galatasaray, Tottenham'ı sahadan sildi!
- Konserve ton balığında cıva tespit edildi
- Köy tipi yoğurt diye yedirmişler!
- Arbede çıktı, oturuma son verildi