Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Rejimi korumak kimin görevidir?
Biraz aklı başında olan insan bu soruya “Elbette iktidarın görevidir” diye yanıt verir:
Çünkü iktidar, ülkedeki rejim sayesinde bu konuma gelmiştir...
Mademki bu rejim onu iktidara getirmiştir, o halde makbul bir rejim olmalıdır.
Mevcut rejimin eksik ve yanlışlarından şikâyet edenler, onun düzeltilmesi için değişmesini isteyenler, muhalefet grupları olmalıdır.
***
Türkiye’nin siyasal partiler ve seçim sistemleri demokrasi açısından çok kötüdür.
Seçim sistemi yüzde 10 barajı ile son derece adaletsiz bir temsile yol açmaktadır...
Siyasal partiler sistemi ise, parti içi demokrasiyi engelleyen, lider sultasını destekleyen bir yapıya sahiptir.
Bu haksızlık ve adaletsizlikler, AKP’yi iktidara taşıdığı için bu parti tarafından özenle korunmaktadır.
Ne yazık ki, muhalefet, bunların bir bölümünü düzeltme şansını yakaladığı 7 Haziran seçimlerinden sonraki dönemde, bu fırsatı kullanamamıştır.
***
İktidarlar, yıpranmaya başladıkları zaman, azgelişmiş demokrasilerde, rejimi değiştirmeye, kendilerini yönetime taşıyan sistemi yozlaştırmaya çalışırlar.
AKP de yıpranmaya ve gücünü yitirmeye başladığı için aynı yola başvurmuş, Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan kimliği ve yetkileriyle katılarak Cumhurbaşkanı olduğu seçimle, demokrasiyi zedelemiştir. (Ne yazık ki muhalefet de bu oyuna alet olmuştur.)
Şimdiki başkanlık rejimi ısrarının arkasında da, Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel iktidarını güçlendirmek istemesi kadar, partinin, yıpranan siyasal gücüne karşın iktidarını sürdürme çabası yatmaktadır.
***
Fakat ne yazık ki, bugünlerde sorun artık başkanlık rejimi tartışmaları olmaktan da çıkmış, doğrudan doğruya “Anayasa ihlali” noktasına varmıştır:
Mevcut iktidar, aynen Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve sonuçlarını beğenmediği için kabul etmediği 7 Haziran seçimlerinden hem önce, hem de sonra olduğu gibi, (bu kez de anayasal yargı üzerinden) demokrasinin evrensel ilkelerine uymayacağını açıkça belirtmektedir.
İktidarın bu anayasa ihlallerinin büyük bir bölümüne, yargı da ya onay vermekte ya da sessiz kalmaktadır.
Üstelik savcı ve yargıçlarımızın bir bölümünün, politikacıların yorum ve isteklerini emir telakki eden bir tutum ve davranış sergilemekte oldukları gözlemlenmektedir.
Her demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan özgür medyanın Türkiye’deki zavallı hali ortadadır.
Bu durumda rejimin korunması görevi sadece muhalefet partilerine kalmış görünmektedir.
Muhalefet partileri, vakit geçirmeden asgari müştereklerini saptayarak, iktidarın rejimi yozlaştıran eylem ve söylemlerine karşı bir “demokrasi cephesi” oluşturmalıdırlar!
Bu konuda çabuk davranmazlarsa, bir süre sonra varlıklarının tehlikeye gireceği açıktır!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Sanıklar tek tek ifade verdi
- Özgür Özel'den 'ABB' açıklaması
- Yavaş'tan 'istifa' iddialarına açıklama
- Görüntülerle ortaya çıkardı: Doktor gözaltında
- Konserve ton balığında cıva tespit edildi
- Galatasaray, Tottenham'ı sahadan sildi!
- AKP’li vekil ateş püskürdü!
- Ünlü fenomen adeta bir servet kazandı!
- Tuncer Bakırhan hakkında soruşturma
- Gülben Ergen'den 'mahkeme salonu' açıklaması!