Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İmamoğlu’nun barışçı kucaklaması...
Türkiye 17 yıldır bir ayrıştırma, bir kamplaştırma, bir düşmanlaştırma stratejisi ile boğuşuyor:
Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, 1961 Anayasası ile Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti haline gelen ülke, bu ayrıştırma, kamplaştırma, düşmanlaştırma stratejisi ile iki düşman kampa bölünerek iki düşman kültüre göre yeniden biçimlendirilmeye, (isterseniz “dizayn edilmeye” diyebilirsiniz) başladı.
Bugün gelinen noktada Türkiye “iktidardan yana olanlar” ve “muhalifler” olarak iki kampa bölündü.
Eğer iktidar kampında değilseniz, hainlikten, bölücülükten, terör destekçiliğine kadar her türlü suçlamaya hazır olmalısınız.
Yok eğer iktidar kampındaysanız, ne olursanız olun, makbulsünüz, güven ve refah içinde yaşamınızı sürdürebilirsiniz.
***
Zaman içinde bu kamplaşma stratejisinin müttefikleri ve politikaları da sürekli olarak değişti:
ABD ve AB kimi zaman dost, kimi zaman düşman ilan edildi. “Kanka Esad” “Hain Esed” oldu.
“Fethullah Gülen Cemaati” önceleri “aynı yolda yürünen” saygın bir müttefik iken, sonra “Fethullah Gülen Terör Örgütü, Paralel Devlet Yapılanması”, FETÖ oldu.
PKK terör örgütü bile, bir ara kendisiyle müzakere edilen bir siyasal kimlik olarak kabul edildi ama sonra HDP gibi yasal meşru bir parti bile terörist ilan edildi.
Bir süre “Milliyetçilik ayaklar altına alındı”, sonra MHP iktidar ortağı yapıldı. Kendilerine “liberal” diyen “aymaz solcular” bir dönem baş tacı edildiler, sonra dışlandılar, bazıları hapse bile atıldı.
***
Bütün bu süreç içinde Türk Silahlı Kuvvetleri, Bağımsız Yargı, Özerk Üniversiteler, Özgür Medya çökertildi, hepsi Özel Girişimle birlikte “Tek Kişi Yönetimine” bağlandı ve hemen hemen herkes, sık sık değişen politikalar, müttefikler ve düşmanlıklar yüzünden, birbirine düşman edildi.
Bu bölücü, düşmanlaştırıcı strateji, aynı kışkırtıcı tonla, her an, her yerde toplumun üzerine bir karabasan gibi çöktü.
Toplum, önce korktu, sonra sindi, sonra yoruldu, sonra bıktı; sıkıldı...
Ve birdenbire Ekrem İmamoğlu, “Herkesi kucaklayacağım” diye, uzlaşmacı, hoşgörülü, barışçı bir söylem ve eylemle ortaya çıktı:
Bölücülüğe karşı birleştiricilik, kavgaya karşı uzlaşma, baskıya karşı özgürlük, savaşa karşı barış.
Toplum birdenbire bir rahatlama umudu gördü onda:
Ezilmekten, azarlanmaktan, düşman görülmekten yorulmuş olan halk, sanki baskıdan bir kurtuluş fırsatı yakalamıştı.
Ekrem İmamoğlu’nun şansı sürekli “dövüşten” ve “baskıdan” bıkmış usanmış olan bir halkın, barış, sükûnet ve özgürlük arayışında yatıyor.
***
BU SEÇİMLER HALKIN YENİDEN BİRBİRİYLE BARIŞMASI, KUCAKLAŞMASI İÇİN BİR FIRSATTIR:
YAŞASIN DEMOKRASİ, BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Mahruki yine yandı
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!