Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Baro başkanları yürüyüşünden dersler

26 Haziran 2020 Cuma

Baro Başkanlarının 23 Haziran 2020 “Savunma Hakkı Yürüyüşü”, aynen CHP’nin, benim de bir bölümüne katıldığım 2017 “Adalet Yürüyüşü” gibi “Demokratik Bir Direniş Hareketi” niteliği taşıyordu.

Arada, Baro Başkanları yürüyüşünden hemen önce HDP’nin “Darbelere Karşı Demokrasi Yürüyüşü” gibi başka çeşitli “Barışçı ve Demokratik Protesto Eylemleri” de yapıldı; ama bu üç yürüyüş, “Demokrasi İçin Demokratik Direniş” eylemlerinin yurt çapındaki en geniş katılımlı örnekleriydi.

Bu yürüyüşlerin ortak özelliklerine bakarak, bütün “Demokratik Direniş” eylemleri için bazı dersler çıkarılabilir:

1) HAKLILIK:

Demokratik Direniş Hareketi, Temel İnsan Hak ve Özgürlükleri, Cumhuriyet, Demokrasi, Laiklik, Hukuk Devleti, Adalet, Sosyal Devlet, gibi “tarihsel ve evrensel olarak kabul gören konulardaki” bir haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, sorunu hakkında yapılıyor olmalıdır.

Elbette bu haklılık, sadece dinci/ mezhepçi veya ırkçı/milliyetçi tek bir kimlik grubu açısından değil, ülkedeki tüm vatandaşlar ve hatta evrensel ve tarihsel olarak bütün insanlık açısından da kabul gören bir konu olmalıdır.

2) MEŞRULUK:

Bir Demokratik Direniş Hareketi, “Anayasal haklara” dayalı olarak yapılmalı ve yasal sınırlar içinde kalmalıdır.

3) BARIŞÇILIK:

Bir Demokratik Direniş Hareketi asla şiddete başvurmamalı, hiç kimsenin hakkına, malına, canına zarar verebilecek türde eylem ve söylemlerde bulunmamalıdır.

Her türlü kitlesel Demokratik Direniş Hareketi, gerek şiddet yanlılarının gerekse provokatörlerin sızmalarına açıktır; bu bakımdan şiddete yönelik her türlü öneri ve sızmaya karşı son derece uyanık olunmalıdır.

4) KARARLILIK:

Her Demokratik Direniş Hareketi’ne, direnişin kendi lehine yapıldığı insanlar arasında çeşitli nedenlerle muhalefetle karşılaşabilir.

Harekete katılanlar tarafından da, bıkkınlık, yorgunluk, bezginlik ve kötümserlikle, sonlandırılmak istenebilir.

Ayrıca hareketin hedeflediği amaçlardan rahatsız olanlar tarafından da açık ve gizli çeşitli engeller, rüşvetler, pazarlıklar, hatta işkenceye varan baskılar uygulanabilir.

Gerek taraftarlar, gerek katılanlar gerekse doğrudan karşıtlar tarafından yapılan tüm açık ve kapalı engellemelerin, hareketi hedefinden saptırmasına veya durdurmasına izin verilmemelidir.

5) KATILIM:

Harekete sorunla ilgili olan herkesin, bütün kesimlerin, kimliklerin, siyasal ve ideolojik görüşlerin katılımının sağlanmasına çalışılmalıdır.

6) PLANLAMA:

Hareketin nasıl, nerede, ne zaman başlayacağı, nasıl, nerede, ne zaman, nasıl biteceği, gerçekleştirilebilir somut hedefler olarak saptanmalıdır.

Bu hedeflere uygun olan lojistik destekler sağlanmalı, insanların doğasını zorlayıcı hedefler konulmamalıdır.

***

Sevgili okurlarım, elbette Demokratik Direniş Hareketleri, “Demokratik Rejimlerde” geçerlidir.

Ama unutmayalım, “Demokratik Rejimler” kendiliklerinden kurulmamış, direne direne oluşturulmuştur; siyasal ve toplumsal/ekonomik tarih bu direnişlerin ve mücadelelerin yüzlerce örneğiyle doludur.

Türkiye’nin sorunu, Demokratik Rejim temellerinin halkın direnişi yerine, Mustafa Kemal Atatürk sayesinde, İstiklâl Savaşı’nın kazanılması ve Atatürk Devrimleri sonucunda, yukarıdan aşağı atılmış olmasıdır.

Halk ve Sivil Toplum Kuruluşları, yeni yeni Demokratik Direniş refleksleri kazanmaktadır.

Hiç kuşku yoktur ki, zaman içinde bu “Demokratik Direniş Hareketlerinin”, yürüyüş ve miting dışında da çeşitli yol ve yöntemleri keşfedilecek ve etkin olarak kullanılmaya başlanacaktır.

YAŞASIN DEMOKRATİK CUMHURİYET...

YAŞASIN LAİK VE SOSYAL HUKUK DEVLETİ!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları