30 Ağustos Zaferi sonrası

30 Ağustos 2024 Cuma

Sevgili ve değerli okurlarım, hepimiz Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran 30 Ağustos Zaferi’ni biliyor ve kutluyoruz.

Peki ondan hemen sonra neler oldu?

Olanları, Mustafa Kemal Atatürk, NUTUK’ta aşağıdaki gibi anlatıyor.

Metni, NUTUK’tan seçtiğim önemli parçaları günümüz Türkçesiyle alıntıladığım, Emre Kongar Seçkisiyle NUTUK* adlı kitaptan aktardım.

***

30 Ağustos’ta yaptığımız muharebe sonucunda (buna Başkomutan Muharebesi adı verilmiştir) düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve esir aldık. Düşman ordusu başkomutanlığını yapan General Trikopis de esirler arasında bulunuyordu.

Demek ki planladığımız kesin sonuç beş günde alınmış oldu.

31 Ağustos 1922 günü ordularımız ana kuvvetleriyle İzmir’e doğru ilerlerken diğer kısımlarıyla da düşmanın Eskişehir ve kuzeyinde bulunan kuvvetlerini yenmek üzere harekete geçmişlerdi.

ATEŞKES ÖNERİSİ

Efendiler, Başkomutan Muharebesi’nin sonuna kadar her gün büyük başarılarla gelişen saldırımızı, resmi bildirilerde gayet önemsiz bir harekâtmış gibi gösteriyorduk. Amacımız, durumu olanaklı olduğu ölçüde dünyadan gizlemekti. Çünkü düşman ordusunu bütünüyle yok edeceğimize güveniyorduk.

Bunu anlayıp, düşman ordusunu felaketten kurtarmak isteyeceklerin yeni girişimlerine meydan vermemeyi uygun görmüştük. Gerçekten de bizim hareketimizi hissettikleri zaman ve saldırımızdan hemen sonra bize başvurular olmuştu.

Örneğin hücum etmekte olduğumuz sırada Bakanlar Kurulu Başkanı olan Rauf Bey’den, ateşkes hakkında İstanbul’dan bildirimde bulunulduğuna ilişkin 4 Eylül 1922 tarihli bir telgraf almıştım. Verdiğim yanıt aynen şudur:

Tel, makama özeldir.

5.9.1922

Bakanlar Kurulu Yüksek Başkanlığına

C. Anadolu’daki Yunan ordusu kesin olarak yenilmiştir.

Yunan ordusunun artık yeniden ciddi bir direniş gösterme olasılığı yoktur. Anadolu için herhangi bir görüşmeye gerek kalmamıştır. Ateşkes ancak Trakya için söz konusu olabilir.

Dolayısıyla Eylül’ün onuna kadar Yunan hükümeti doğrudan doğruya veya İngiltere aracılığıyla hükümetimize resmen başvurduğu takdirde aşağıdaki koşullar ortaya konularak yanıt verilmelidir. Bu tarihten, yani Eylül’ün onundan sonra yapılacak başvurunun yanıtının başka olma olasılığı vardır. Bu takdirde durum ayrıca bana bildirilmelidir:

1. Ateşkes tarihinden başlayarak on beş gün içinde Trakya 1914 sınırlarına kadar kayıtsız koşulsuz Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin sivil memurlarına ve askeri kuvvetlerine teslim edilmiş bulunacaktır.

2. Yunanistan’daki esirlerimiz on beş gün içinde İzmir, Bandırma ve İzmit limanlarında teslim olunacaktır.

3. Yunanistan, Yunan ordusunun üç buçuk yıldan beri Anadolu’da yaptığı ve yapmakta devam ettiği yıkımı onarmayı şimdiden üstlenecektir.

Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başkomutan Mustafa Kemal

Ordularımız İzmir Rıhtımında İlk Verdiğim Hedefe, Akdeniz’e Vardılar

Doğrudan bana iletilen bir telsiz telgrafta da İzmir’deki İtilaf devletleri konsoloslarına benimle görüşmelerde bulunmak yetkisi verildiği bildiriliyor, hangi gün ve nerede görüşebileceğim soruluyordu. Buna verdiğim yanıtta da, 9 Eylül 1922’de Nif’te! (İzmir, Kemalpaşa) görüşebileceğimizi bildirmiştim.

Gerçekten de dediğim günde ben Nif’te bulundum.

Fakat görüşme isteyenler orada değildi. Çünkü ordularımız İzmir rıhtımında ilk verdiğim hedefe, Akdeniz’e varmış bulunuyorlardı.

***

Bakınız sevgili ve değerli okurlarım, Mustafa Kemal Paşa bu zaferi kime mal ediyor ve nasıl nitelendiriyor:

Her aşamasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, yönetilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekât, Türk ordusunun, Türk subaylar ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kez daha yazan muazzam bir eserdir.

Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve bağımsızlık inancının ölümsüz abidesidir. Bu eseri vücuda getiren bir milletin evladı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan, sonsuza kadar mutlu ve bahtiyarım. (age. s.166)

***

Evet, “Araplaştırılmaya” çalışılan Türk Milletinin bağımsız devleti olan Türkiye Cumhuriyeti İstiklal Savaşı’yla kurulmuştur:

Mustafa Kemal Atatürk NUTUK’ta bunu dile getiriyor!

Hiç kimsenin, özellikle de bugün Türkiye’yi yönetenlerin unutmaması gereken gerçek budur!

 

* Remzi Kitabevi, İstanbul, 2018.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ahlaksızlık kültürü 10 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları