Ebru Kılıçoğlu

Takdir-i teknik

01 Eylül 2016 Perşembe

Milli Takım yaratılır mı, yönetilir mi? Bu öyle bir mesele ki memlekette pek de önemsenmeyen bu hazırlık maçını ışıl ışıl spotların altına yerleştiriveriyor. Futbolculardan da en yetkili ağızdan da oyuncu seçimleri konusunda tatminkar bir açıklama gelmeyince hepimize sahanın kodlarını okumak düşüyor. Yansıyan tablo şöyle: Gerideki 4’lü hem formaya hem birbirine alışık değil. 4’lü bir savunmadan çok 4 bilinmeyenli bir denklem teşkil ediyorlar. Nitekim taçtan gelen bir topun pozisyon oluvermesi de söz konusu olabiliyor bu nedenle, ceza sahasında yaradana sığınılıp yapılan penaltılık hareketler de… Orta sahada yaratıcılığı üstlenip ileriyi beslemesi beklenen isim Hakan Çalhanoğlu. Ama ya yerini yadırgadığı ya da yalnız kaldığı için bilinmez bu beklenti pek gerçekleşmiyor. Volkan Şen’in kopup gitme çabaları genelde Volkan’ın koptuğu, topun gittiği pozisyonlarla bitiyor. İlerideyse Cenk ve Emre var. Cenk zaten marke edildiği Rus sıra dağlarını aşamadığı için etkisiz elemana dönüşmüş durumda.

Sadece Emre
Geriye bir Emre kalıyor. Onda inanılmaz bir azim, yılmayan bir çaba var. Koşuyor, dönüyor, pas veriyor… Nitekim 18’de Cenk’e ulaştırmaya çalıştığı hızlı top, en ciddi tehlikesi takımımızın. 22’de Ozan’ın kaleye kavuşturamadığı pozisyonu saymazsak.
İkinci yarı, iki takım adına da, peşpeşe yapılan değişikliklerle geniş kadroların ‘test sürüşü’ne çıktığı bölüm. Rusya, bu 45’te savunma anlayışını deneyip kapandıkça kapanırken; takımımız DNA’sına uygun ofansif ve agresif bir oyunu, onların arasından sızarak olabildiğince sahaya koymaya çalışıyor ama pek de başarılı olamıyor. 68’de bir serbest vuruş Mehmet Topal’ın ayağından ağları bulsa da ofsayta takılıyor. Tıpkı ilk yarıdaki gibi bu yarıda da sahanın en yaratıcı, en çalışkan ve en hevesli ismi Emre. Ondaki bu inanılmaz çaba, bir haksızlığın da altını çiziyor: Belki de en kendini göstereceği, en parlak olacağı müsabakalar zincirinin başında. Keşke Milli Takım’ın dublörleriyle değil de esas oğlanlarıyla çıkabilseydi sahaya… Kimbilir nasıl olurdu?

Çok çalışsalar belki
Ama takdir - i teknik başka bir çerçeveden bakıyor olaya! O çerçeveye gelince... Biliyorum, söylemek için son derece erken ama Terim’in yeni takımı bu görüntüsüyle hiç de ‘kıvırırız biz bu işi’ izlenimi vermiyor. Birlikte çok maç yapsalar, çok çalışsalar belki. İşte tam da burada soru kendini tekrarlıyor: Bir Milli Takım yaratılır mı yoksa yönetilir mi? Ülkenin vitrini söz konusuysa ve o vitrinin koşulsuz başarıyla ışıldaması şartsa ‘sorumluluk’ sadece şık bir kelime aslında…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Prens ve kral 20 Kasım 2024
Kimyasal bağ 11 Kasım 2024
Futbolcudan ötesi 9 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları