Galatasaray’ın konuğu İstanbulspor’un ligde bulunduğu konum ile sahada sergilediği futbol tezat içeriyor. Zira 4-3-3’lük taktik dizilişiyle sahaya çıkan Siyah-Sarılılar maç boyunca oyundan düşmüyor, oyun disiplinini kaybetmiyorlar. Ancak Galatasaray, uzun bir aradan sonra taraftarın futbolcusuna, futbolcunun da taraftarına kavuşmasının verdiği motivasyon ile çıkıyor sahaya. Oyununu oturttuğu ilk 15 dakika bocalıyor biraz. Sonra tamamen rakip sahaya yerleşiyor. Kanatlardan gelişen hızlı ataklarla rakibini sahasına hapsediyor. Nitekim böyle bir baskı sonucu kazanılan korneri 15. dakikada Mertens, Gomis’e ulaştırınca o da kafa vuruşu ile Galatasaray’ın ilk golünü imzalıyor… Bu baskı maç boyunca devam ediyor. 

Galatasaray, kimi bireysel çabalarla kimisi de organize ataklarla birçok net pozisyona giriyor. Bunların kimisinde şanssız kimisindeyse akıl almayacak kadar beceriden yoksun… Orta sahada Oliveira’nın olmayışı pozisyon zenginliğini biraz azaltsa da Midtsjö üzerine düşeni yapıyor. Özellikle de 37. dakikada yine Gomis’in kafa vuruşuyla gelen golün akıl dolu asistini onun yaptığı düşünülürse… Galatasaray’ın pozisyon ve gol üstünlüğü, hem teknik kadroyu hem de futbolcuları erken havaya sokuyor. İki taraftan konuk takımın teknik direktörü gol atmak için önlem alırken, Okan Hoca kartlar ve sakatlıkların da etkisiyle koruma amaçlı hamleler yapınca zaten oyunu hiç bırakmamış olan rakip cesaretleniyor. 82. dakikada verilen serbest vuruşu Mehmet ile gole çeviren İstanbulspor, 10 dakika uzayan maçın 93. dakikasına yüzde yüz bir gol kaçırıyor. Oldukça çekişmeli geçen son dakikalarda skor değişmeyince Galatasaray ikinci yarıya lider olarak dönüyor.