Fatih Terim zirveyi bırakmamak, Aykut Kocaman ise Başakşehir’i dipten kurtarmak derdinde. Her ikisinin de kendi ‘ajandalarıyla’ ilgili tedbirleri son derece kısır bir ilk yarı yaşanmasına yol açıyor. Zira Fatih Terim, Etebo’lu bir kadro sürmüş sahaya. Ancak Onyekuru’nun hızına ve Babel’in çalışkanlığına rağmen bu tercih, ilerideki futbolcuların yaratıcılığını etkiliyor. Bunun bir nedeni de Aykut Hoca’nın taktiği. G.Saray’ı kendi sahasında karşılıyor ve son derece disiplinli bir alan savunma ile kaleye yaklaşmasına izin vermiyor. Galatasaray’ın zaten sevmediği bu kapalı oyun Sarı-Kırmızılı takımı yavaşlatıyor. Özetle ilk yarı sadece iki hadise ile kapanıyor: İlki, 22. dakikada Başakşehir lehine çalınan penaltı, ki Muslera, Giuliano’nun kullandığı bu vuruşu kurtarıyor! İkincisi 45. dakikada Donk’un ortasını ustalıkla tamamlayan Onyekuru’nun kafası, ki bu ağları bulup G.Saray’ın gol hanesine yazılıyor.

İkinci yarıda, Fatih Terim bu oyuna daha fazla tahammül etmiyor. Mustafa Muhammed ve Belhanda’yı maça dahil ederek oyunun temposunu hızlandırıyor. Onun bu hamlesine karşılık, golü de yemiş olan Başakşehir de taktik değiştiriyor. Savunma anlayışından ödün vermese de oyununu mecburen açıyor. Hızlanan tempo ve zenginleşen oyunda, Galatasaray’ın skoru garantilemek için aradığı ikinci gol 64. dakikada Donk’un kafa vuruşuyla geliyor. +1’de Onyekuru’ya yapılan harekete çalınan penaltıyı yeni transfer Mustafa Muhammed kullanıyor ve üçüncü golü imzalıyor. Maçın başında Fatih Terim, şampiyonluk yolunda camianın birlikteliğinin öneminden bahsetmişti. Şurası bir gerçek ki, işe takımından başlamış. Sahadaki birliktelik hem skora yansıyor hem de zirveye doğru ‘Yukarı bakıyor’…