Daha önce de bir tarafın puan, futbol, performans olarak diğerine göre üstün olduğu derbiler yaşandı memlekette. Ama hepsinde yorum aynıydı: Derbi bu belli olmaz! Öte yandan bu sefer Beşiktaş’ı favori göstermekte bir sakınca yok. Çünkü bu aralar Galatasaray’ın değerlendirmesi yapılırken ne istatistikler, ne futbolcuların performansı, ne de teknik direktörün taktiksel dehası ön planda... Tek kavram var elimizde: Olasılık...
Bu olasılıklara göre, hoca maça Sinan ile başlar, Selçuk maça iyi konsantre olur, Yasin geriden gelecek pasları iyi okursa Galatasaray, adı kadar iddialı bir takım olarak sahaya çıkabilir... Zira bu takım, bozulan DNA’sında yer alan en önemli özelliği harlamış olur: Atak futbol! Zira Galatasaray’ın savunmasının, maç sabahı olası ve olmayası (!) isimlerden tombala çeker gibi belirlendiği düşünülürse; varolmayan şövalyelerle, Beşiktaş’ın en kuvvetli yanı olan ‘Ne olursa olsun gol yapabilme’ kabiliyetinin karşı karşıya kalmasını önlemenin en etkili yolu bu...

Olasılıklar üzerine
Ama dedik ya, her şey olasılıklar üzerine şekilleniyor Galatasaray’da... Mesela, artık çabaları tamamen bireysel kalan, yapayalnız Podolski’ye destek gelmezse, Beşiktaş’ın da zaafı olan savunmasını kim yıpratacak ki? Rakibini muhtemelen son derece iyi etüt edecek olan ve kendi kendine çelme takmazsa taktiksel anlamda daha ön planda olan Şenol Güneş’e karşı Galatasaray, ‘emanetçi’ teknik direktörü hadiseyi hiç anlamamış görüntüsüyle zaten ekside!
Aslında bir derbinin ‘toplam değeri’ sadece 3 puandır. Kazanılabilir, kaybedilebilir... Ama laf ‘değer’den açılmışken, en önemli nokta Galatasaray’ın mevcut yönetimle kaybettiği değerlerdir. Hemen hesap makinesine sarılıp bu yönetimin katkılarını, fedakârlıklarını (!) sıralayacaklara (tabii hâlâ varsa öyle birileri) ‘durun’ diyorum. Değer, söz konusu bu kadar büyük markalar olduğunda, sadece rakamlarla ölçülmez! Dursun Özbek ve tüm yönetimi, her şeylerini dökseler, toplamı; asla kaybedilmemesi gereken bir Ekrem Memnun etmez. Gerçek değeri katan, işte onun gibi bu birkaç iyi adamdır... Onların gölgesinde yaşayanların ‘sözde’ icraatları değil!