Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bizim Çocuklarımız (21.11.2011)
30. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nı geçen hafta perşembe 40 bin ve cuma 35 bin olmak üzere toplam 75 bin ilköğretim ve lise öğrencisi gezdi. Başta il eğitim müdürlüğü, okul müdürlükleri ve öğrencilerine rehberlik eden sevgili öğretmenlerimizi yürekten kutluyorum. Bu çocukların büyük çoğunluğunun evlerinde bir kitaplık olmadığını, birçoğunun ders kitapları dışındaki kitaplarla ilk kez bu fuarda tanıştıklarını bilerek izledim onları.
\nOnlar bizim çocuklarımız. Önemli bir bölümünün ilköğretimden sonra eğitimlerini sürdürmeyeceklerini, bir bölümününse eğitim sistemimizin çarpıklığı içinde eleneceklerini, bir diğer bölümünün de liseyi zar zor bitirseler bile üniversitelerin kapısında kalıp ilerideki yaşamlarını mesleksiz ve çoğu zaman da işsiz olarak sürdüreceklerini biliyorum.
\nBu durum, dünyanın 18. büyük ekonomisi olduğu söylenen ülkemizin en acı toplumsal gerçeklerinden biri. Ne yazık ki fuarın sokaklarında, stantların önünlerinde cıvıldaşan bu çocukların büyük çoğunluğunun bugünkü neşesinden yarınki hayatlarında en küçük bir iz bile kalmayacak. Yarınlarını, yarın başlarına gelecekleri bilemeyecek kadar küçük çocuklar onlar. İyi ki bilmiyorlar, diyorum; bilmesinler, neşeleri kaçmasın, yüzlerindeki gülücükler eksilmesin istiyorum. Nasıl olsa gün gelecek, öğrenecekler diye düşünüyorum.
\nİlkel kapitalizm ülkenin ekonomisini büyütür, 18 değil, 12. sıraya kadar da yükselirsin, ama konu kültür, eğitim, eğitimde kız-erkek, varsıl-yoksul eşitliği oldu mu 80’inci, 90’ıncı sıralarda nal toplarsın.
\n***
\nDün Dünya Çocuk Hakları Günü idi. Çocukları, çocuklarımızı düşündüm. İnsanlık çocuklar için neler yapmış, bu özel güne nasıl gelinmiş, baktım.
\n1924 yılında Milletler Cemiyeti tarafından uluslararası alanda çocukların korunmasına yönelik olarak bir bildirge kabul edilmiş. Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi adıyla anılan bu bildirgede, çocukların doğal biçimde gelişmesine olanak sağlanması, aç çocukların beslenmesi, hasta çocukların tedavi edilmesi, terk edilmiş çocukların korunması, felaket anında yardımın öncelikle çocuğa yapılması, çocukların her türlü istismara karşı korunması ve kardeşlik duyguları içinde eğitilmeleri gerektiği belirtilmiş. Bu bildirge Türkiye tarafından da onaylanmış.
\nDaha sonra bu bildirge kuruluşuyla birlikte Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş, 20 Kasım 1959 tarihinde Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi olarak güncellenmiş ve 20 Kasım 1989 tarihinde daha geniş olan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile değiştirilmiş. Bu sözleşme, Türkiye dahil BM üyesi 193 ülke tarafından kabul edilmiş.
\nSözleşme çocukların temel haklarını güvence altına almayı, hak ihlallerini ise önlemeyi amaçlıyor.
\nÇocukların temel hakları “sağlıklı yaşam hakkı”, “eğitim hakkı”, “diğer temel haklar” olarak üç ana maddede toplanıyor. Bu son maddede “şikâyet hakkı” diye bir bölüm var. Birçok ülkede çocuk haklarını korumaya yönelik şikâyet mercileri oluşturulmuş. Bağımsız ve tarafsız hareket eden bu mercilerin başlıca görevleri tehlike altında olan çocukların güvenliğini sağlamak, çocukların toplum içinde söz sahibi olmalarını teşvik etmek ve eğitim, sağlık, kültür gibi konuları esas alarak çocukların içinde yetiştikleri koşulları denetlemek olarak sıralanıyor. Bu ülkelerin ekonomik büyüklükleri bizim çok altımızda, ne var ki onlarda bizim N.Ç. olayında yaşadığımız, tanık olduğumuz rezilliklere benzer rezillikler yaşanmıyor.
\nBir başka deyişle bizim ekonomimiz, onların ise çocukları çok değerli!
\n***
\nEğitimle başladık, eğitimle kapatalım. BM Sözleşmesi’ne göre çocuğun en temel hakkı olan yaşama hakkı ile eğitim hakkı arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Yaşama hakkının yanı sıra, “Çocuğun bedensel, zihinsel, duygusal sosyal ve ahlak gelişimi için eğitime gereksinimi vardır” deniyor. İnsanın doğuştan getirdiği yeteneklerini geliştiren en önemli aracın eğitim olduğu vurgulandıktan sonra eğitimsizlik sonucu ortaya çıkan sorunlar; “insanların üretken biçimde çalışamamaları”, “sağlıklarına özen gösterememeleri”, “kendilerini ve ailelerini gereği gibi koruyamamaları”, “kültürel açıdan zengin bir yaşam sürdürememeleri” olarak belirtiliyor.
\nSözleşmede bizim insanlarımız mı tarif ediliyor, ne?
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Ölüm nedeni belli oldu
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?
- İşte AKP'li belediyelerin 'etkinlik' harcamaları!
- AKP ve CHP döneminin harcama raporu!
- MEB’ten skandal karar: Müdüre üstün başarı ödülü!
- 'İsrail'e petrol sevkıyatı' gerilimi!