Cüneyt Arcayürek

Yutan Yok!..

30 Aralık 2014 Salı

Yat kalk mutlaka öyle yeni, inanılmaz bir olayla karşılaşıyor ki insanlarımız, artık hayret etme duygularını yitirdiler.
Bu ülkenin yönetimi kimin elinde?AKP’nin.
Yönetimin başında yıllardır kim vardı? RTE.
Şimdi de AD.
Bu ikili tam 13 yıldır bu ülkeyi ve yönetimini ne hale getirdiler, şu haberi okuyunca bir kez daha anlayacaksınız. Haber yıllardır atılan nutukların nafileden de öteye boş olduğunu, Doğu ve Güneydoğu illerinde devletin yönetimi tamamen PKK’ye teslim ettiğini, daha açık bir ifadeyle PKK’ye teslim olduğunu açıklıyor, kanıtlıyor.
Haberin başlığına bakınız: Başbakan, PKK’yi halka şikâyet etti, diyor.
Devleti yöneten bir Başbakan’ın terör örgütüne teslim olduğunun belgesi bu.

***

Konya’daki açıklamalarında AD; “PKK’nin Doğu ve Güneydoğu’nun bazı ilçeleri ile mahallelerini ele geçirdiğini, esnafı ve köklü aileleri baskıyla yerlerinden ettiğini” söylüyor.
Bu açıklama karşısında sorulacak doğal soru ise devlet nerede?
Devlet, aman çözüm sürecini engelleyen bir şey olmasın diye yıllardır o bölgelerde PKK eşkıyalarına ses çıkarmadı. Ama oysa bu gelişmeler tamamen devleti yönetememenin, siyasal amaçlar uğruna kamu düzenini o bölgelerde tamamen PKK’ye teslim etmenin sonucu.

***

İmralı’dan, Kandil’den çözüm süreciyle ilgili ne idüğü belirsiz bir plana onay çıktı diye hükümet titizlendiği kamuda güven sorumluluğuna, PKK unsurlarının dokunmayacağı rahatlığı içinde iken birden Cizre’de silahlı kavga izleniyor, kan dökülüyor.
Beklemediği bu olay karşısında hükümet adına çözüm süreci müzakereleri yürüten Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’dan kullanıla kullanıla artık eskiyen, ucuzlayan bir açıklama geldi:
“Ne zaman sonuca, çözüme yaklaşsak hep karanlık bir el devreye girdi.”
Sanki var ise o karanlık eller, onları daha önceden devlet yönetiminde baş köşeye aldığınız, her türlü maddi olanak ve yasalarla donattığımız MİT’in daha önceden keşfetmesi, yakalanmasına hizmet etmesi gerekmiyor muydu?
Bu nasıl devlet yönetimi ki içimizde “karanlık eller” cirit atıyor.
Devlet de onların ancak eylem yapmalarından sonra var olduğunu görüyor ve örneğin Cizre olaylarının sorumlusu ilan edip işin içinden sıyrılıyor.

***

Bu nasıl bir ülke ki, Cumhurbaşkanı mı başbakan mı ne olduğuna henüz içeride dışarıda karar verilemeyen Saraylı; 14 Aralık tutuklamalarına daha yenilerinin ekleneceğini açıklıyor.
Bu, haddini bilmezlik değil de nedir?
Ama bir ülkenin meşru başbakanı; o koltuğa kendini oturtan Saraylı için adeta ne yaparsa yapsın helalimdir demek anlamına gelmesi ola-sı “dünya ahret kardeşimdir” derse bu ülkede daha çoook yargıya, Eminiyet’e tepeden emirler verildiğine tanık olabiliriz.

***

Durmadan siyasal sömürü malzemesi yaptığı Cumhuriyetin geçmişine saldıran RTE de; başbakanlığı sırasında daha dosyaları açılmamış nice kanlı olayların hesabını vereceği günlerin gelmeyeceğini düşünerek Saray’ında yan gelip oturuyor.
İşte biri Roboski’deki 34 vatandaşımızın öldürüldüğü olay.
Başbakanlığı zamanında faillerini bildiği halde açıklamadı ama unutmasın geçmiş daima gelecektir...
Bir gün gelecek, durmadan eskiye saldıran RTE’yi aynı silahlarla suçlayacaklar ve 34 canın hesabını vermek zorunda kalacak, hiç kuşkusu olmasın!

***

CHP sözcüsü Haluk Koç soruyor: “Abin yüzlerce defa yatıp kalkıp suçladığı Pensilvanya ve cemaati için, ne istedilerse verdik, dedi. Cemaat ne istedi, abin ne verdi? Sen abine sor, başbakansan cevabını al ve açıkla.”
Fakat ne RTE’den ne de Cumhurbaşbakanı’nın vesayeti altındaki Başbakan AD’den yanıt var!
Neden olsun? Yakında hükümet adına İngiliz Independent gazetesinin,
“Kadınlar sokaklarda kahkaha atmayacak” sözleriyle dünya cinsiyetçilik liginde üçüncü ilan ettiği Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç çıkar TV’lere, gereken yanıtları nasılsa kıvırarak verir.
Türkiye’ninbütünçözümbekleyensorunlarına çare bulmuş gibi; 5 Ocak’ta Bakanlar Kurulu’na tepedeki mi yoksa alttaki mi, kim başkanlık edecek diye bir tartışma gündemi yarattılar.
Saraylı, Bakanlar Kurulu’na başkanlık etse ya da etmese ne değişir ki?..
Zaten tepeden hükümete emrediyor.
Bakanlar Kurulu’na göstermelik başkanlık etse bu davranış ülke anayasal sınırlar içinde yönetiliyor diye mi algılanacak?
Ancak kendilerinin inandığı bu palavrayı yutan yok.
Zahmet etmesinler!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları