Çiğdem Toker

S&P’ye kızmak en kolayı

09 Mayıs 2018 Çarşamba

Barış taleplerinin gözaltı, tutukluluk, görevden ihraç, ceza kovuşturmalarına konu olduğu bir “hukuk devleti”nde yaşıyoruz. Yaşamı boyunca şiddete bulaşmamış, büyük bölümü insanlık adına hizmet veren meslek sahibi sayısız insan, eğer cezaevine gönderilmiyorsa, düzenli bir geliri sağlayacak işlerden yoksun bırakılmış durumda.
Bu durumun istisnası var kuşkusuz. Yeni barış kelimesinin ferahfeza makamında kullanılacağı bir durum hiç yok değil. Fakat bu istisnanın da iki koşulu mevcut:
- Barış kelimesini AKP’nin iktidar kadroları kullanacak.
- İktidar kadroları bu kelimeyi, insanın insan olmaktan kaynaklanan hayat hakkı için değil, bazı insanların açgözlülüğü sonucu sahip olduğu mal mülk için kullanacak.
İşte bu iki unsur bir araya geldiğinde barış kelimesi, yerlerde sürüklenme, nezarette tutulma, işsiz kalma, cezaevine girme korkusu olmaksızın rahat rahat kullanılabilir. Her satırı ve unsuruyla düpedüz seçim kazanmaya dönük bir hamle olan “torba kanun”, ilk önce “imar barışı” diye takdim edildi. Daha sonra imar barışını içine alan kapsamlı bir “mali af” paketine dönüştü. Türkiye’deki erken seçim dönemlerinin kaçınılmaz bir beklentisi olan muhtelif af serileri bu kez de karşımıza böyle çıktı.
Bütçeye getireceği ek yükü, Başbakan Yıldırım’ın açıkladığı gibi 24 milyar TL değil çok daha yüksek olduğunu geçen hafta duyurduğumuz bu paketi için o kadar acele ediliyor ki, hızla komisyondan geçirilip TBMM gündemine getirildi. Seçim paketi görüşmeleri, TBMM’de uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standart &Poors’un (S&P), Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan negatife indirmesinin hemen ardından başladı.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, geçen hafta Meclis oturumunda S&P’yi sertçe eleştirmiş, “Anlaşılmaz şekilde, seçime gidilen bir ülkede, yeni ve olağanüstü hiçbir gelişme yokken neden bu raporu yazdılar? Seçime yakın zamanlarda bu tür değerlendirme raporları yazılmaz” demişti.
Diyelim, Maliye Bakanı Ağbal objektif kriterler üzerinden yerden göğe haklı. Diyelim seçime yakın zamanlarda bu tür değerlendirme raporları hiç yazılmıyor, dahası varsayalım ki S&P art niyetli.
Peki Ziraat Bankası’nın, konut sektörünün “çarklarını” döndürmek, stokları eritmek üzere hükümet isteğiyle devreye sokulması çok mu normal? En büyük kamu bankasının siyasi talimatla iktidar partisine yakın müteahhitlere destek olması, Türkiye’ye daha mı yatırım yapılabilir ülke ligine taşıyor?
Milyonlarca vatandaş ve vergi yükümlüsü ödemediği borçları uygun koşullarla ödeyecek diye onlara yaptırımda vazgeçtiğinizde, nasıl vergi toplayacaksınız? Vergisini zamanında ödeyenleri kendisini fazlasıyla iyi niyetli hissetmesini nasıl telafi edeceksiniz? Böyle bir dert olmadığını, tek derdin iktidarı kaybetmemek olduğunu biliyoruz da görevimiz hatırlatmak.
Kamu kaynaklarını kendi paranız gibi saçmıyor gibi yapıp S&P’ye posta atmak en kolayı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları