Çiğdem Toker

MİT Anayasadan Muaf mı?

22 Ocak 2014 Çarşamba

Yürürlükte olan ve herkesi bağladığı varsayılan anayasaya göre, yurtdışına silahlı operasyon yapma yetkisi sadece TBMM’ye ait
Yetkiyi ise yine anayasaya göre, yalnızca TSK kullanıp uygulayabiliyor.
Bununla birlikte, AKP hükümetinin MİT’e yurtdışı operasyonel yetki vermek istediği sır değil...
MİT Kanunu’nda bu yönde yapılması düşünülen değişiklik taslağının Haziran 2013’te basına yansıdığını hatırlatalım. Birkaç gün tartışılıp sonra unutulan taslağa dönük en önemli eleştiri; “operasyonel güç” kullanımını başbakan onayıyla mümkün kılmasında yoğunlaşmıştı... Meclis’in tatile girmesinden kısa bir süre önce gündeme gelen ve o dönem yalanlanmayan bu taslak, yeni dönemde eğer yasalaşsa ve yürürlüğe girmiş olsa herhalde haberimiz olurdu (!)
Dolayısıyla, mevcut hukuk sistemimiz içinde, MİT’in yurtdışı operasyon yapma yetkisinin olmadığı kesindir...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu yöndeki vurgusu da bu açık gerçeğe karşılık geliyor.

***

Hal böyleyken MİT’in bir süredir yurtdışı operasyon yapma yetkisi varmış gibi davrandığını, yürütme organının da bize bu yanlışı -zoraki denebilecek bir ısrarla- doğru kabul ettirme çabalarına tanık oluyoruz.
Suriye’ye silah taşıdığı ihbarıyla sınırda durdurulan ve MİT’e ait olduğu “resmen” ilan edilen TIR’ların aranmasının engellenmesi yetmiyormuş gibi; bir de “Türk Milleti” adına görev yapan savcılara yüksek kürsülerden mikrofonlardan had bildirilmesi, hukuk devletinde aranan bütün ölçütlerin alenen çiğnenmesinden başka bir anlama gelmiyor.
“Milli irade”yi temsil ettiğini günde beş fasıl dile getiren iktidar partisi mensuplarının, tutumlarına, konuşma tarzına baktığınızda; seçilmiş olmakla hukuki sorumluluğu birbirine karıştırdığını söylemek bile iyi niyetli kalıyor.
Parti sözcüsü Hüseyin Çelik’in TIR’larda arama yapmak isteyen savcıya “had” bildirirken atıfta bulunduğu MİT Kanunu’nun 26. maddesi, yetkisini ortadan kaldırmıyor. Tersine, “İçinde yardım maddesi olabilir, başka bir şey olabilir” ifadesi bile savcının arama girişiminin haklılığını kanıtlıyor.
Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler’in “O bölgeye MİT eşlik etmeden gidemezsiniz” sözü ise çok şey anlatmakla hiçbir şey anlatmamak arasındaki gri alanda asılı duruyor.
Hükümet yetkililerinin MİT Kanunu’nu kimse okuyup anlayamazmış gibi davranması, toplumun zekâsına hakaret olur. MİT Kanunu, personelin görev ve yetkilerini, bilgi toplama, kullanma ve paylaşma olarak tanımlıyor. Yasada, MİT’in, bırakın başka bir ülkeye silahı, yardım malzemesi taşımasına ilişkin bir hüküm de yok.
Savcılara dört bir koldan had bildirilirken; Başbakan Erdoğan’ın Brüksel’de kuvvetler ayrılığına bağlılıktan söz etmesi ise zekâsına hakaret edilenlerin Türk toplumuyla sınırlı kalmadığını gösteriyor.

***

2013 bütçesinde, mühimmata harcanan para, önceki yıla göre 100 milyon TL arttı. Yaklaşık 400 milyon TL’lik harcamanın dörtte biri aralıkta yapıldı. Çatışmaların olmadığı bir ortamda, bu artışa geçen hafta dikkat çekmiştik.
Örtülü ödenekteki artışla birlikte değerlendirildiğinde, Suriye’ye taşındığı iddia edilen silahların vergilerimizle alınmış olması bir ihtimal. Ancak, ihbarla ortaya çıkan TIR’ların, durdurulmadan geçen TIR’larla kıyaslandığında, büyük fotoğrafın sınırlı kısmını gösterdiği de aşikâr. Bu tabloda, -eğer doğruysa- kim bilir kaç hayatı söndüren o silahların nerede üretildiği, nereden yüklendiği, kaydının tutulup tutulmadığının hepsi, cevap bekleyen meşru sorulardır.
Çok basit bir nedenle: Hiçbir kişi ve kurum anayasadan muaf değil.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları