Çiğdem Toker

Devletin parası özel bankaya yatarsa

13 Şubat 2018 Salı

TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda bir torba tasarı var.
Adı: “Vergi Kanunları ile Bazı 
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”  
Tasarı, pek çok yasayla birlikte “Kamu Finansmanı Borç Yönetimi Kanunu”nu da değiştiriyor. Daha doğrusu önce bir madde ekliyor, sonra bir başka maddeyi değiştiriyor.
-Eklenen madde “tek Hazine kurumlar hesabı”. Amaç ise mevcut tek hesap kapsamını genişletmek.
(Hani -yaşı yetenlerce-Erbakan’ın başbakanlığı döneminden hatırlanacak bir havuz hesabı vardı. Devletin bütünü hesapları “havuz hesap” denilen bir ortak hesapta toplanacaktı. Biraz onu hatırlatıyor.)
-Değiştirilen madde çok önemli. Kurum paralarının, sadece Merkez Bankası değil “Türkiye’de yerleşik bankalarda da” nemalanacağı hükmü konuluyor. Buna birazdan geleceğim.

***

“Tek Hazine kurumlar hesabı: Kamu idarelerinin mali kaynaklarının bütçenin gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin, karşılığı Hazine’den alacak kaydedilmek üzere toplandığı ve Müsteşarlık tarafından yönetilen hesabı.”
Belli ki amaç, borçlanma maliyetini düşürmek. Nakitte de etkinlik sağlamak.
Hazine’nin bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, konuyu AA’ya böyle değerlendiriyor. Ve vurguluyor ki: Fransa, İngiltere, Rusya, Avustralya gibi birçok ülkede Tek Hazine Hesabı sistemleri, merkezi/ genel yönetim sektörünün tamamını kapsarken, Türkiye’de sadece genel bütçeli idarelerin ödeme ve tahsilat hesaplarıyla sınırlı.
Bu madde yasalaşınca, kurumların mali kaynaklarının hak sahipliği değil, yalnızca yönetiminin Hazine’ye geçeceğini söylüyor ve çok da önemli bir bilgi veriyor: İlk aşamada özel bütçeli kuruluşlar, düzenleyici ve denetleyici kuruluşlar, SGK ve İŞKUR ile özelleştirme, tanıtma fonu gibi bütçe dışı fonlar kademeli olarak kapsama alınacak.
Sistem şöyle çalışacak: Kurumların günlük nakit ihtiyaçları, yeni bilgi-işlem altyapısı aracılığıyla her gün Hazine’de toplanacak. Hazine, kurumların nakit taleplerini günlük karşılayacak. Gün sonunda kalan bakiye Tek Hazine Kurumlar Hesabı’na aktarılacak.

Peki, faiz baskısı?
Buraya kadar itiraz edilecek bir nokta yok. Fakat Başbakan Yardımcısı Şimşek’in açıklamasında, aynı değişikliğe bağlı olarak yapılacak “Türkiye’de yerleşik banka” eklemesine dair bir ifade olmadığını gördük. Oysa yazının girişinde belirttiğim gibi bu değişiklik epeyce önemli. Zira, yasa çıktığında SGK’nin parası Merkez Bankası veya onun muhabir bankası Ziraat Bankası’nda değil de, tanınmış bir holding patronunun özel sermayeli bankasında da nemalanabilecek. EPDK, BBDK veya BOTAŞ’ın gelirleri öyle.
İşte izaha muhtaç kısım bu.
Kamu kaynaklarının özel bankalarda nemalanması fikri, şeffaf olmayan pazarlıklara yol açabileceği gibi, nemalandırmayı özel bankada yapma inisiyatifi açısından AKP iktidarından bankacılık sektörüne doğru bir faiz baskısına da yol açma riskini taşıyor.Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sık sık ve yüksek sesle faizlerin indirilmesini istediğini hatırlarsak, bu yeni düzenlemenin farklı dinamikleri gündeme getireceği öngörülebilir.
Eğer böyle bir risk yoksa, bunun açıklanması lazım.
Bir de tabii, borçlanma maliyetini düşürmek, nakit rezervinde etkinlik gibi ihtiyaçlarla yeni torba kanunlar geldiğini gördükçe insan sormadan edemiyor.
Türkiye Varlık Fonu niye kurulmuştu sahi? Aradan bir buçuk yıl geçti de. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları