Çiğdem Toker

Cumhuriyet direnci

31 Ekim 2017 Salı

Bir parlamento binası düşünün; -iyi ki- yenilgiyle sonuçlanan bir kanlı darbe girişiminde darbeci askerlerce bombalanıyor.
O parlamento olan bizim TBMM’miz, bu girişimin tamamını aydınlatmak üzere özel bir komisyon kuruyor.

Ama aylar süren çalışmanın sonucu hazırlanan raporun başına gelmedik kalmıyor.
Ana muhalefet partisinin “AKP-FETÖ Kardeşliği” başlığıyla yer verdiği “şerh” rapordan çıkarılıyor. Raporun basımının durdurulduğunun açıklanmasına karşın 700 adet basılıp özel bir odaya taşındığı ortaya çıkıyor.
Normal koşullarda ülkeyi uçurumun kıyısına getirmiş bir darbe girişimini, parlamento düzeyinde aydınlatma çabası bütün yurttaşların erişimine açık olması gerekirken bu yapılmıyor.

***

Bir medya düşünün ki, her gün gazete görünümüyle çok sayıda parti bülteni yayımlanıyor.
O parti bültenlerini yönetenler, hayat standartlarını gazetecilik yapmayarak yükseltiyor.
Daha doğrusu, her gün bazı gerçekleri tersyüz edip, bazılarını çarpıtıp, bazılarını da halktan tamamen saklayarak.
Onların banka kredilerini, çocuklarının okul taksitlerin ödemeleri başka türlü imkânsız.
Gerçekleri karartmak yahut bazen çarpıtmak; vergilerimizin nasıl kullanılacağına, ülkede kaç cezaevi yapılıp hangi müteahhide para aktarılacağına, gün ışığından ne kadar mahrum kalacağımıza karar verenlerle yapılmış bir örtük mutabakatla mümkün olabiliyor.

***

Bugün Türkiye’nin en köklü gazetesi Cumhuriyet’e yönelik operasyonun birinci yılı.
Tutuklanacağını bilerek yurtdışından dönen İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay 366 gündür özgürlüğünden yoksun.
Tanışmadığı insanlarla, gazetede çalışmaya başlamadan önceki bir zamanda vakfı ele geçirmeye çalışmakla suçlanan Murat Sabuncu da öyle.
Cumhuriyet ile boşluk kelimesinin yan yana gelemeyeceği çıkışıyla, yönetici olmadığı dönemin sorumluluğunu da duruşma salonunda üstlenen Murat.
FETÖ’ye yardımla suçlanan Ahmet Şık 305 gündür.
Toplumun pek çok kesimi, Gülen Cemaati’nin gücünden, güvenlik bürokrasisi ile yargıdaki etkinliğinden korktuğu bir dönemde “İmamın Ordusu”nu yazan Ahmet Şık, evet...
ByLock kullanıcısı olduğu iddiasıyla tutuklanan ancak tutukluluğundan önce adının geçtiğini öğrenir öğrenmez telefonunu kendisi inceleten ve ByLock izi bulunmadığına dair uzman raporu sunan Emre İper 208 gündür.

***

Bugün Cumhuriyet davasının dördüncü duruşması görülecek.
İlk savcısı FETÖ davasında ağırlaştırılmış müebbetle tutuksuz yargılanan, onun atadığı bilirkişisi, hükümet yanlısı kurumlarda görev yapmış bir bilgisayar mühendisi olan bir iddianame.
Delil” diye haberler, manşetlerden başka bir şey gösterilemiyor.
Suç ve cezaların yasallığı ilkesine dair tek bir emare görülmedi.
Bırakın delili, ortada çürütülmesi gerekli iddialar bile yokken, delil görünümlü bütün ithamlar üç duruşmada çürütüldü.
Raporunda sık sık “adeta” kelimesini kullanarak yaptığından kendisinin de emin olmadığı izlenimini veren bilirkişinin, orijinal manşeti kesip biçerek, suçlamasına müsait olduğunu zannettiği görseli kes yapıştırla elde ettiği açığa çıktı.
Tanıkların içler acısı hali de.
TBMM Başkanlığı’nın 15 Temmuz darbe girişimini aydınlatmak için kurduğu komisyon raporunu yayımlatmadığı, gazete görünümlü parti bültenlerinin her gün gerçekleri gizlediği bir zamanda, arkadaşlarımız bir senedir gazeteciliğin bedelini ödüyor.
Ülkenin en köklü gazetesi Cumhuriyet’in tek faaliyeti gazeteciliktir.
Bu faaliyetten suç çıkmaz.
Ama arkadaşlarımız alacaklı çıkar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları